İBRÂHÎM SURESİ 18. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Mekke döneminde inmiştir. 52 âyettir. İçinde Hz. İbrahim'den ve ailesinden söz edildiği için bu adı almıştır.
مَّثَلُ الَّذِينَ كَفَرُواْ بِرَبِّهِمْ أَعْمَالُهُمْ كَرَمَادٍ اشْتَدَّتْ بِهِ الرِّيحُ فِي يَوْمٍ عَاصِفٍ لاَّ يَقْدِرُونَ مِمَّا كَسَبُواْ عَلَى شَيْءٍ ذَلِكَ هُوَ الضَّلاَلُ الْبَعِيدُ ﴿١٨﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
                                  meselu
                
                                  ellezîne keferû
                
                                  bi rabbi-him
                
                                  a'mâlu-hum
                
                                  ke ramâdin
                
                                  işteddet
                
                                  bi-hi
                
                                  er rîhu
                
                                  fî yevmin
                
                                  âsıfin
                
                                  lâ yakdirûne
                
                                  mimmâ (min mâ)
                
                                  kesebû
                
                                  alâ
                
                                  şey'in
                
                                  zâlike
                
                                  huve
                
                                  ed dalâlu
                
                                  el baîdu
                
                                
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
                
                
                  
                  
                
                söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
| Kelime | Türkçe karşılığı | 
|---|---|
| meselu | mesele, durum | 
| ellezîne keferû | inkâr edenler, kâfir olanlar | 
| bi rabbi-him | Rab'lerini | 
| a'mâlu-hum | onların amelleri, yaptıkları | 
| ke ramâdin | kül gibi | 
| işteddet | savurdu | 
| bi-hi | onu | 
| er rîhu | şiddetli rüzgâr | 
| fî yevmin | gün içinde, günde | 
| âsıfin | fırtına | 
| lâ yakdirûne | kadir olamazlar, güç yetiremezler | 
| mimmâ (min mâ) | şeyler | 
| kesebû | kazandılar | 
| alâ | üzerine | 
| şey'in | şey(ler) | 
| zâlike | işte bu, işte | 
| huve | o | 
| ed dalâlu | dalâlet | 
| el baîdu | uzak | 
Rab’lerini inkâr edenlerin amellerinin durumu, fırtınalı bir günde şiddetli rüzgârın savurduğu kül gibidir. İktisab ettiklerinden (kazandıklarından) bir şeye kaadir olamazlar. İşte o “uzak dalâlet”tir.
İBRÂHÎM SURESİ 18. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Rablerini inkâr edenlerin meseli şöyledir; onların amelleri, fırtınalı bir günde şiddetli bir rüzgâra uğrayan bir kül gibidir. Onlar kazandıklarından bir şey üzerine kâdir olamazlar. İşte uzak sapıklık budur.
Ömer Nasuhi Bilmen
 Kuran Mealleri
                    Kuran Mealleri