Mekke döneminde inmiştir. 52 âyettir. İçinde Hz. İbrahim'den ve ailesinden söz edildiği için bu adı almıştır.


وَبَرَزُواْ لِلّهِ جَمِيعًا فَقَالَ الضُّعَفَاء لِلَّذِينَ اسْتَكْبَرُواْ إِنَّا كُنَّا لَكُمْ تَبَعًا فَهَلْ أَنتُم مُّغْنُونَ عَنَّا مِنْ عَذَابِ اللّهِ مِن شَيْءٍ قَالُواْ لَوْ هَدَانَا اللّهُ لَهَدَيْنَاكُمْ سَوَاء عَلَيْنَآ أَجَزِعْنَا أَمْ صَبَرْنَا مَا لَنَا مِن مَّحِيصٍ ﴿٢١﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve berazû li allahi cemîan fe kâle ed duafâu li ellezîne istekberû in-nâ kunnâ lekum tebean fe hel entum mugnûne annâ min azâbi allâhi min şey'in kâlû lev hedâ-nâ allâhu le hedeynâ-kum sevâun aleynâ e cezi'nâ em sabernâ mâ lenâ min mahîsın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve berazû ve çıktılar
li allahi Allah'a, Allah'ın huzuruna
cemîan hepsi
fe kâle o zaman, ve dediler
ed duafâu zayıflar, güçsüzler
li ellezîne istekberû kibirlenen kimselere
in-nâ muhakkak ki biz
kunnâ biz olduk
lekum size
tebean tâbî
fe hel artık, şu an, şimdi, mi
entum siz
mugnûne giderenler, uzaklaştıranlar
annâ bizden
min azâbi allâhi Allah'ın azabından
min şey'in bir şeyden, bir şeyi
kâlû dediler
lev eğer, şâyet ... olsa
hedâ-nâ allâhu Allah bizi hidayete erdirdi
le hedeynâ-kum elbette biz sizi hidayete erdirdik
sevâun eşittir, birdir
aleynâ bize göre, bizim için
e cezi'nâ feryat mı ettik, sabretmedik mi?
em sabernâ yoksa, veya, (... olsa da, ... olmasa da) sabır mı ettik?
mâ lenâ bize yoktur, bizim için yoktur
min mahîsın kaçacak yer

Hepsi Allah’ın huzuruna çıktılar. Ve zayıf (güçsüz) olanlar kibirlenenlere şöyle dediler: “Muhakkak ki; biz size tâbî olduk. Şimdi siz, Allah’ın azabından bir şeyi bizden giderebilir misiniz?” Onlar: “Eğer Allah, bizi hidayete erdirseydi elbette biz de sizi hidayete erdirirdik. Sabretsek de, sabretmesek de bizim için aynıdır. Bizim için kaçacak bir yer yoktur.” dediler.

İBRÂHÎM SURESİ 21. Ayeti Muhammed Esed Meali

Ve (o Yargı Günü'nde insanların) hepsi Allah'ın huzuruna çıkacaklar; işte o zaman, zayıf olanlar bir vakitler büyüklük taslamış olanlara: "Bakın, bizler sizin izleyicilerinizdik" diyecekler, "o halde şimdi bizden Allah'ın azabını biraz olsun savabilecek güçte misiniz?" (Ötekiler buna şöyle) cevap verecekler: "Eğer Allah bize (kurtuluş) yolu(nu) gösterirse, şüphesiz, biz sizi de peşimizden sürükleriz; fakat, görebildiğimiz kadarıyla, şimdi artık sızlansak da, (hak ettiğimiz azaba) katlansak da, hepsi bir: bizim için artık kurtuluş yok!"

Muhammed Esed