İBRÂHÎM SURESİ 4. Ayeti Sadık Türkmen Meali
Mekke döneminde inmiştir. 52 âyettir. İçinde Hz. İbrahim'den ve ailesinden söz edildiği için bu adı almıştır.
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلاَّ بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ فَيُضِلُّ اللّهُ مَن يَشَاء وَيَهْدِي مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ ﴿٤﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve mâ erselnâ
min resûlin
illâ
(mâ ... min ... illâ) bi lisâni kavmi-hi li yubeyyine lehum fe yudillu allâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâu ve huve el azîzu el hakîmu
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
(mâ ... min ... illâ) bi lisâni kavmi-hi li yubeyyine lehum fe yudillu allâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâu ve huve el azîzu el hakîmu
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve mâ erselnâ | ve biz göndermedik |
min resûlin | resûlden (resûl olarak), bir resul |
illâ
(mâ ... min ... illâ) |
ancak, dışında
: (hiçbir ... yoktur) |
bi lisâni | lisanı ile |
kavmi-hi | onun kavmi, kendi kavmi |
li yubeyyine | anlatması için, beyan etsin, açıklasın diye |
lehum | onlara |
fe | artık, bundan sonra, öyleyse |
yudillu allâhu | Allah dalâlette bırakır |
men yeşâu | dilediği kimseyi, dilediğini |
ve yehdî | ve hidayete erdirir, ulaştırır |
men yeşâu | dilediği kimseyi |
ve huve | ve o |
el azîzu | izzet sahibi, azîz olandır |
el hakîmu | hikmet sahibidir, hüküm sahibidir |
Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah’a ulaşmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah’a ulaşmayı dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Azîz’dir, Hikmet Sahibi’dir.
İBRÂHÎM SURESİ 4. Ayeti Sadık Türkmen Meali
Biz her RASÛLÜ/ELÇİYİ, mutlaka kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara iyice açıklasın. Bundan sonra Allah; (sapıklığı) isteyen/dileyen kimseyi sapıklığında bırakır, (hidayeti/doğru yolu) isteyen kimseyi de doğru yola iletir. O güçlüdür, doğru hüküm/karar verendir.
Sadık Türkmen