26,32,33 ve 57. âyetler ile 73-80. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 111 âyettir. Sûre, adını ilk âyetin konusu olan “İsrâ” olayından almıştır. “Geceleyin yürütmek” anlamına gelen “İsrâ”, Mîrac yolculuğunda, Hz. Peygamberin bir gece, Mekke’den Kudüs’e götürülmesini ifade eder. Sûrenin diğer bir adı da “Benî İsrâil Sûresi”dir.


وَيَقُولُونَ سُبْحَانَ رَبِّنَا إِن كَانَ وَعْدُ رَبِّنَا لَمَفْعُولاً ﴿١٠٨﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve yekûlûne subhâne rabbi-nâ in kâne va'du rabbi-nâ le mef'ûlen
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve yekûlûne ve derler
subhâne yücedir, sübhandır, herşeyden münezzehtir
rabbi-nâ Rabbimiz
in kâne olursa
va'du vaadetti
rabbi-nâ Rabbimiz
le mef'ûlen mutlaka, elbette yapılmıştır, ifa edilmiştir

Ve derler ki: “Rabbimiz, Sübhan’dır (herşeyden münezzehtir). Eğer Rabbimiz vaadettiyse, (o) mutlaka ifa edilmiştir.”

İSRÂ SURESİ 108. Ayeti Cemal Külünkoğlu Meali

(107-108) De ki: “Ona ister inanın, ister inanmayın (bu tutumunuz, Kur'an'ın hak kitap olduğunu değiştirmez). Şu bir gerçektir ki daha önce kendilerine ilim verilen (Ehli Kitap mü'minleri)ne Kur'an okununca derhal yüzüstü secdeye kapanırlar. Ve derler ki, “Rabbimizin şanı yücedir, O'nun verdiği söz kesinlikle yerine gelecektir.”

Cemal Külünkoğlu