26,32,33 ve 57. âyetler ile 73-80. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 111 âyettir. Sûre, adını ilk âyetin konusu olan “İsrâ” olayından almıştır. “Geceleyin yürütmek” anlamına gelen “İsrâ”, Mîrac yolculuğunda, Hz. Peygamberin bir gece, Mekke’den Kudüs’e götürülmesini ifade eder. Sûrenin diğer bir adı da “Benî İsrâil Sûresi”dir.


مَّنِ اهْتَدَى فَإِنَّمَا يَهْتَدي لِنَفْسِهِ وَمَن ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا وَلاَ تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى وَمَا كُنَّا مُعَذِّبِينَ حَتَّى نَبْعَثَ رَسُولاً ﴿١٥﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

men ihtedâ fe innemâ yehtedî li nefsi-hi ve men dalle fe innemâ yadıllu aleyhâ ve lâ teziru vâziratun vizra uhrâ ve mâ kunnâ muazzibîne hattâ neb'ase resûlen
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
men ihtedâ kim hidayete erdiyse (ererse)
fe o taktirde, öyle olunca
innemâ sadece
yehtedî hidayete erer
li nefsi-hi kendi nefsi için
ve men dalle ve kim dalâlette ise
fe o taktirde, öyle olunca, öyleyse
innemâ sadece
yadıllu dalâlette kalır
aleyhâ (sorumluluğu) kendi üzerinedir
ve lâ teziru ve yük (ağırlık) taşımaz
vâziratun yük taşıyan (günah yüklenen) kimse
vizra ağırlık, yük, günah
uhrâ diğeri, başkası
ve mâ kunnâ ve biz olmadık
muazzibîne azap edenler, azap ediciler
hattâ oluncaya kadar, olmadıkça
neb'ase göndeririz, beas ederiz, vazifelendiririz
resûlen bir resûl

Kim hidayete erdiyse, sadece kendi nefsi için (nefsini tezkiye ettiği için) hidayete erer. Öyleyse kim dalâlette ise sorumluluğu sadece kendi üzerinde olarak dalâlette kalır. Yük taşıyan (günahı yüklenen) bir kimse, bir başkasının yükünü (günahını) yüklenmez. Ve Biz, bir resûl göndermedikçe azap edici olmadık.

İSRÂ SURESİ 15. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali

Kim doğru yola giderse ancak kendisi için doğru yola gitmiş olur ve her kim sapıtırsa ancak kendi aleyhine olarak sapıtmış bulunur. Ve bir günahkar kimse başkasının günahını yüklenmez ve Biz bir resûl gönderinceye kadar azap ediciler olmadık.

Ömer Nasuhi Bilmen