26,32,33 ve 57. âyetler ile 73-80. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 111 âyettir. Sûre, adını ilk âyetin konusu olan “İsrâ” olayından almıştır. “Geceleyin yürütmek” anlamına gelen “İsrâ”, Mîrac yolculuğunda, Hz. Peygamberin bir gece, Mekke’den Kudüs’e götürülmesini ifade eder. Sûrenin diğer bir adı da “Benî İsrâil Sûresi”dir.


وَآتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَلاَ تُبَذِّرْ تَبْذِيرًا ﴿٢٦﴾


İSRÂ SURESİ 26. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve âti ze el kurbâ hakka-hu ve el miskîne vebnes sebîli (ve ibne es sebîli) ve lâ tubezzir tebzîren
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve âti ve ver
ze el kurbâ karib olan, yakınlık sahibi, akraba
hakka-hu onun hakkı
ve el miskîne ve miskinlere (çalışamayacak durumda olan ihtiyarlara)
vebnes sebîli (ve ibne es sebîli) ve yolda olan
ve lâ tubezzir ve savurma, israf etme
tebzîren israf ederek, savurarak, malı gereksiz yere harcayarak

Akrabaya, miskinlere (çalışamayacak durumda olan ihtiyarlara) ve yolda olanlara hakkını ver! Ve savurarak, israf etme!

İSRÂ SURESİ 26. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri

Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.

Diyanet İşleri

Akrabâya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver ve israfta ileri giderek boş yere, haksız yere malını saçma, savurma.

Abdulbaki Gölpınarlı

Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma.

Adem Uğur

Yakınlara hakkını ver; yoksula ve yolda kalmışa da. . . (Fakat) ölçüsüz de dağıtma!

Ahmed Hulusi

Akrabalara, çevresi çaresi olmayan yoksullara, yolda kalan muhtaç yolcuya, Allah’ın tanıdığı, belirlediği sorumluğu yerine getir, onların hakkını ver. Malını layık olmayan yerlerde harcayarak saçıp savurma.

Ahmet Tekin

Yakına hakkını ver. Yoksula ve yolda kalmışa da. (Malını) saçıp savurma.

Ahmet Varol

Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp savurma.

Ali Bulaç

Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bununla beraber (malını) büsbütün saçıp savurma.

Ali Fikri Yavuz

Yakinina, duskune, yolcuya hakkini ver; elindekiler sacip savurma.

Bekir Sadak

Yakınlara, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver ve sakın saçıp savurma.

Celal Yıldırım

Yakınına, düşküne, yolcuya hakkını ver; elindekileri saçıp savurma.

Diyanet İşleri (eski)

Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma.

Diyanet Vakfi

Akrabalara haklarını ver. İhtiyaç sahiplerine ve yolcuya da... Ancak saçıp savurma

Edip Yüksel

Karabet sahibine de hakkını ver, miskîne de, yolda kalmışa da, bununla beraber saçıp savurma

Elmalılı Hamdi Yazır

Akrabaya hakkını ver; yoksula, yolda kalmış olana da; bununla beraber saçıp savurma!

Elmalılı (sadeleştirilmiş)

Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bununla beraber malını saçıp savurma.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

Akrabalarına, yoksula ve yarı yolda kalan yolcuya hakkını ver. Fakat savurganca davranma.

Seyyid Kutub

Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp savurma.

Gültekin Onan

Hısıma, yoksula, yolda kalmışa hak (lar) ını ver. (Malını) israf ile saçıb savurma.

Hasan Basri Çantay

Akrabâya, yoksula ve yolda kalmışa da hakkını ver; fakat isrâf ederek saçıp savurma!

Hayrat Neşriyat

Yakınlara hakkını ver. Miskine, yolcuya da. Ama saçıp savurma.

İbni Kesir

Ve (ey insanoğlu,) yakın(ların)a hak(lar)ını ver; düşküne de, yolda kalmışa da; ama sakın (elindekini) anlamsız, amaçsız bir biçimde saçıp savurma.

Muhammed Esed

Ve karabet sahibine hakkını ver, düşküne de, parasız kalmış yolcuya da (ver). Ve saçıp savurma.

Ömer Nasuhi Bilmen

Akrabaya, yoksula, yolda kalana hakkını ver. Malını israf ile saçıp savurma.

Ömer Öngüt

(26-27) Akrabaya, düşküne ve yolda kalmışa hakkını ver. Fakat, saçıp savurma! Çünkü saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür.

Şaban Piriş

(26-27) Yakınlarına, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver, sakın saçıp savurma! Çünkü savurganlar şeytanların kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür.

Suat Yıldırım

Akrabâya, yoksula ve yolcuya hakkını ver, fakat saçıp savurma.

Süleyman Ateş

Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp savurma.

Tefhim-ul Kuran

Akrabaya, yoksullara, yolculara hakkını ver; israfla saçıp savurma.

Ümit Şimşek

Akrabaya hakkını ver. Çaresize, yolda kalana da. Fakat saçıp savurma.

Yaşar Nuri Öztürk

Akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver ve israfta ileri giderek boş yere, haksız yere malını saçıp savurma.

Abdullah Parlıyan

Bir de akrabaya, yoksula ve yolcuya/çaresiz kalana hakkını ver! Gereksiz yere de saçıp savurma![287]

Bayraktar Bayraklı

(26-27) Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa haklarını ver! (Elindeki imkânları) gereksiz yere saçıp savurma! Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı nankörlük etmiştir.

Cemal Külünkoğlu

Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver ve de israf ederek saçıp savurma.

Kadri Çelik

Akrabaya üzerindeki haklarını ver, yoksula ve yolda kalmışa da; ve sakın saçıp savurma.

Ali Ünal

Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma.

Harun Yıldırım

(Ey insan!) Yakınlık sahiplerine hakkını ver; düşküne ve yolda kalmışa da... Fakat sakın ola ki (elinde avucunda olanı) amaçsız bir biçimde saçıp savurma!

Mustafa İslamoğlu

Akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Ama gereksiz yere saçıpsavurma!

Sadık Türkmen

Yakın akrabalara haklarını, miskinlere (çalışamayacak duruma gelmişlere) ve yolda kalmışlara ihtiyaçlarını ver. Ama (ölçülü ol) saçıp savurma.

İlyas Yorulmaz

Akrabaya, miskinlere (çalışamayacak durumda olan ihtiyarlara) ve yolda olanlara hakkını ver! Ve savurarak, israf etme!

İmam İskender Ali Mihr