26,32,33 ve 57. âyetler ile 73-80. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 111 âyettir. Sûre, adını ilk âyetin konusu olan “İsrâ” olayından almıştır. “Geceleyin yürütmek” anlamına gelen “İsrâ”, Mîrac yolculuğunda, Hz. Peygamberin bir gece, Mekke’den Kudüs’e götürülmesini ifade eder. Sûrenin diğer bir adı da “Benî İsrâil Sûresi”dir.


تُسَبِّحُ لَهُ السَّمَاوَاتُ السَّبْعُ وَالأَرْضُ وَمَن فِيهِنَّ وَإِن مِّن شَيْءٍ إِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدَهِ وَلَكِن لاَّ تَفْقَهُونَ تَسْبِيحَهُمْ إِنَّهُ كَانَ حَلِيمًا غَفُورًا ﴿٤٤﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

tusebbihu lehu es semâvâtu es seb'u ve el ardu ve men fîhinne ve in min şey'in illâ
(in ... illâ)
yusebbihu bi hamdi-hi ve lâkin lâ tefkahûne tesbîha-hum inne-hu kâne halîmen gafûran
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
tusebbihu lehu onu tesbih eder
es semâvâtu semalar
es seb'u 7
ve el ardu ve yeryüzü
ve men fîhinne ve içindekiler, onlarda bulunan kimseler
ve in ve eğer olsa, olursa
min şey'in bir şeyden, bir şey
illâ
(in ... illâ)
ancak , ...'den başka
: (yoktur)
yusebbihu tesbih eder
bi hamdi-hi onu hamd ile
ve lâkin ve lâkin, fakat
lâ tefkahûne fıkıh edemezsiniz, idrak edemezsiniz, anlayamazsınız
tesbîha-hum onların tesbihlerini
inne-hu muhakak ki o
kâne oldu, ...'dır
halîmen halim
gafûran gafûr, mağfiret eden

7 kat gökler ve yeryüzü ve onlarda bulunanlar, O’nu (Allah’ı) tesbih ederler. O’nu hamd ile tesbih etmeyen bir şey yoktur. Ve fakat onların tesbihlerini siz fıkıh edemezsiniz (anlayamazsınız, idrak edemezsiniz). Muhakkak ki O; Halim’dir, Gafûr’dur (mağfiret edendir).

İSRÂ SURESİ 44. Ayeti Ahmet Varol Meali

Yedi gök, yer ve bunların içindekiler O'nu tesbih ederler. Hiç bir şey yoktur ki O'nu övgüyle tesbih etmesin. Ancak siz onların tesbihlerini anlamıyorsunuz. Şüphesiz O hilim sahibidir, bağışlayandır.

Ahmet Varol