KAF SURESİ 2. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 45 âyettir. Sûre, adını başındaki “Kâf” harfinden almıştır.
بَلْ عَجِبُوا أَن جَاءهُمْ مُنذِرٌ مِّنْهُمْ فَقَالَ الْكَافِرُونَ هَذَا شَيْءٌ عَجِيبٌ ﴿٢﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
bel
acibû
en câe-hum
munzirun
min-hum
fe
kâle
el kâfirûne
hâzâ
şey'un
acîbun
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
bel | hayır |
acibû | şaşırdılar |
en câe-hum | onlara gelmesi |
munzirun | nezir, bir uyarıcı |
min-hum | onlardan, kendilerinden |
fe | bunun üzerine |
kâle | dedi |
el kâfirûne | kâfirler |
hâzâ | bu |
şey'un | bir şey |
acîbun | acayip, şaşılacak |
Hayır, kendilerinden bir nezirin onlara gelmesine şaşırdılar. Bunun üzerine kâfirler: “Bu şaşılacak bir şey.” dediler.
KAF SURESİ 2. Ayeti Suat Yıldırım Meali
(2-3) Doğrusu, onlar, kendilerinden birinin, uyarıp irşad etmek için gelmesine şaşırdılar da kâfirler: "Bu, ne tuhaf şey!" dediler, "Biz ölüp de toprak olduktan sonra mı dirileceğiz? Bu, aklın alamayacağı kadar uzak bir ihtimal!"
Suat Yıldırım