Mekke döneminde inmiştir. 45 âyettir. Sûre, adını başındaki “Kâf” harfinden almıştır.


نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ وَمَا أَنتَ عَلَيْهِم بِجَبَّارٍ فَذَكِّرْ بِالْقُرْآنِ مَن يَخَافُ وَعِيدِ ﴿٤٥﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

nahnu a'lemu bi mâ yekûlûne ve mâ ente aleyhim bi cebbârin fe zekkir bi el kur'âni men yehâfu vaîdi
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
nahnu biz
a'lemu en iyi bilir
bi mâ yekûlûne ne(ler) söylediklerini
ve mâ ente ve sen değilsin
aleyhim onların üzerinde
bi cebbârin cebbar (zorlayıcı), bir zorba
fe öyleyse, artık, oysa
zekkir zikret, hatırlat, uyar, ikaz et
bi el kur'âni Kur'ân ile
men yehâfu korkanlara
vaîdi vaad edilen (negatif vaad, ikaz, ceza, tehdit)

Onların ne söylediklerini, en iyi Biz biliriz. Ve sen onların üzerine, cabbar (zorlayıcı) değilsin. Öyleyse Benim vaadimden (vaadettiğim cezadan, azaptan) korkanları Kur’ân ile ikaz et.

KAF SURESİ 45. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali

Biz o inkârcıların ne dediklerini daha iyi biliriz. Senin onları zorla yola getirmeye de gücün yetmez. Ama sen yine de, benim uyarımdan korkanlara, bu Kur'ân vasıtasıyla hatırlatmada bulun.

Abdullah Parlıyan