Mekke döneminde inmiştir. 28. âyetin Medine döneminde indiği de rivayet edilmiştir. 110 âyettir. Sûre, adını; ilk defa dokuzuncu âyette olmak üzere, birkaç yerde geçen “kehf” kelimesinden almıştır. Kehf, mağara demektir.


وَرَبَطْنَا عَلَى قُلُوبِهِمْ إِذْ قَامُوا فَقَالُوا رَبُّنَا رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ لَن نَّدْعُوَ مِن دُونِهِ إِلَهًا لَقَدْ قُلْنَا إِذًا شَطَطًا ﴿١٤﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve rabatnâ alâ kulûbi-him iz kâmû fe kâlû rabbu-nâ rabbu es semâvâti ve el ardı len ned'uve min dûni-hi ilâhen lekad kulnâ izen şetaten
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve rabatnâ ve bağladık, kuvvetlendirdik, takviye ettik, rabıta kurduk
alâ üzerine, üzerinde
kulûbi-him onların kalpleri
iz kâmû kıyam ettikleri zaman, ayağa kalkınca
fe böylece, o zaman
kâlû dediler
rabbu-nâ Rabbimiz
rabbu es semâvâti semaların Rabbi
ve el ardı ve yeryüzü, arz
len ned'uve asla dua etmeyiz
min dûni-hi ondan başkasına
ilâhen ilâh
lekad andolsun
kulnâ söyledik, dedik
izen öyleyse, öyle olursa, öyle yaparsak
şetaten haddi aşma, taşkınlık, haddi aşarak yanlış yapmak

Onların kalpleri üzerine rabıta kurduk (kalplerini Bize bağladık). Ayağa kalktıkları zaman (kalkınca) şöyle dediler: “Bizim Rabbimiz, semaların ve arzın Rabbidir. O'ndan başkasına ilâh olarak asla dua etmeyiz. Öyle yaparsak, andolsun ki haddi aşarak yanlış söylemiş olurduk.”

KEHF SURESİ 14. Ayeti Celal Yıldırım Meali

Ve (hükümdarın karşısında) ayakta durup, «bizim Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbıdır, ondan başka hiçbir tanrıya mümkün değil tapmayız ; bunun aksini söylersek ancak yalan söylemiş oluruz,» dedikleri zaman kalblerini (dayanma ve sebat gösterme duygusuyla) pekiştirdik.

Celal Yıldırım