KEHF SURESİ 14. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 28. âyetin Medine döneminde indiği de rivayet edilmiştir. 110 âyettir. Sûre, adını; ilk defa dokuzuncu âyette olmak üzere, birkaç yerde geçen “kehf” kelimesinden almıştır. Kehf, mağara demektir.
وَرَبَطْنَا عَلَى قُلُوبِهِمْ إِذْ قَامُوا فَقَالُوا رَبُّنَا رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ لَن نَّدْعُوَ مِن دُونِهِ إِلَهًا لَقَدْ قُلْنَا إِذًا شَطَطًا ﴿١٤﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve rabatnâ
alâ
kulûbi-him
iz kâmû
fe
kâlû
rabbu-nâ
rabbu es semâvâti
ve el ardı
len ned'uve
min dûni-hi
ilâhen
lekad
kulnâ
izen
şetaten
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve rabatnâ | ve bağladık, kuvvetlendirdik, takviye ettik, rabıta kurduk |
alâ | üzerine, üzerinde |
kulûbi-him | onların kalpleri |
iz kâmû | kıyam ettikleri zaman, ayağa kalkınca |
fe | böylece, o zaman |
kâlû | dediler |
rabbu-nâ | Rabbimiz |
rabbu es semâvâti | semaların Rabbi |
ve el ardı | ve yeryüzü, arz |
len ned'uve | asla dua etmeyiz |
min dûni-hi | ondan başkasına |
ilâhen | ilâh |
lekad | andolsun |
kulnâ | söyledik, dedik |
izen | öyleyse, öyle olursa, öyle yaparsak |
şetaten | haddi aşma, taşkınlık, haddi aşarak yanlış yapmak |
Onların kalpleri üzerine rabıta kurduk (kalplerini Bize bağladık). Ayağa kalktıkları zaman (kalkınca) şöyle dediler: “Bizim Rabbimiz, semaların ve arzın Rabbidir. O'ndan başkasına ilâh olarak asla dua etmeyiz. Öyle yaparsak, andolsun ki haddi aşarak yanlış söylemiş olurduk.”
KEHF SURESİ 14. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Kalplerine kuvvet ve metanet verdik de onlar ayağa kalkıp:"Rabbimiz, dediler, göklerin ve yerin Rabbidir. Ondan başka hiçbir ilaha yönelmeyiz.Şayet böyle bir şey yapacak olursak, gerçek dışı, pek saçma bir söz söylemiş oluruz."
Suat Yıldırım