KEHF SURESİ 18. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Mekke döneminde inmiştir. 28. âyetin Medine döneminde indiği de rivayet edilmiştir. 110 âyettir. Sûre, adını; ilk defa dokuzuncu âyette olmak üzere, birkaç yerde geçen “kehf” kelimesinden almıştır. Kehf, mağara demektir.
وَتَحْسَبُهُمْ أَيْقَاظًا وَهُمْ رُقُودٌ وَنُقَلِّبُهُمْ ذَاتَ الْيَمِينِ وَذَاتَ الشِّمَالِ وَكَلْبُهُم بَاسِطٌ ذِرَاعَيْهِ بِالْوَصِيدِ لَوِ اطَّلَعْتَ عَلَيْهِمْ لَوَلَّيْتَ مِنْهُمْ فِرَارًا وَلَمُلِئْتَ مِنْهُمْ رُعْبًا ﴿١٨﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve tahsebu-hum | ve onları sanırsın |
eykâzan | uyanık |
ve hum rukûdun | ve onlar uykudadır |
ve nukallibu-hum | ve onları çeviririz, döndürürüz |
zâte el yemîni | sağ taraf |
ve zâte eş şimâli | ve sol taraf |
ve kelbu-hum | ve onların köpeği (Ashabı Kehf'in köpeği) |
bâsitun | uzatmıştır, uzatmış vaziyettedir |
zirâayhi | iki kol, ön ayakları (hayvanlar için) |
bi | ile |
el vasîdi | mağaranın giriş kısmı, avlu |
levittala'te (lev ittala'te) | eğer sen muttali olsaydın, yakından görseydin |
aleyhim | onlara, onları |
le velleyte | mutlaka sen (geri) dönerdin |
min-hum | onlardan |
firâran | kaçarak |
ve le muli'te | ve sen mutlaka dolardın |
min-hum | onlardan |
ru'ben | korku ile (korkarak) |
Ve onlar, uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırsın. Ve onları sağa ve sola doğru çeviririz. Onların köpeği, ön ayaklarını (mağaranın) giriş kısmına uzatmış vaziyettedir. Eğer sen, onlara muttali olsaydın (yakından görseydin), mutlaka onlardan kaçarak (geri) dönerdin. Ve mutlaka sen, onlardan korkuyla dolardın (çok korkardın).
KEHF SURESİ 18. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Ve onları uyanıklar sanırsın, halbuki, onlar uykudadırlar ve onları sağ taraflarına ve sol taraflarına çeviririz ve köpekleri de iki kolunu kapı tarafına uzatmış bir haldedir. Eğer onların bu hallerine muttali olsa idin elbette onlardan döner, firar ederdin ve onlardan korku ile dolardın.
Ömer Nasuhi Bilmen