Mekke döneminde inmiştir. 28. âyetin Medine döneminde indiği de rivayet edilmiştir. 110 âyettir. Sûre, adını; ilk defa dokuzuncu âyette olmak üzere, birkaç yerde geçen “kehf” kelimesinden almıştır. Kehf, mağara demektir.


وَكَذَلِكَ بَعَثْنَاهُمْ لِيَتَسَاءلُوا بَيْنَهُمْ قَالَ قَائِلٌ مِّنْهُمْ كَمْ لَبِثْتُمْ قَالُوا لَبِثْنَا يَوْمًا أَوْ بَعْضَ يَوْمٍ قَالُوا رَبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَا لَبِثْتُمْ فَابْعَثُوا أَحَدَكُم بِوَرِقِكُمْ هَذِهِ إِلَى الْمَدِينَةِ فَلْيَنظُرْ أَيُّهَا أَزْكَى طَعَامًا فَلْيَأْتِكُم بِرِزْقٍ مِّنْهُ وَلْيَتَلَطَّفْ وَلَا يُشْعِرَنَّ بِكُمْ أَحَدًا ﴿١٩﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve kezâlike beasnâ-hum li yetesâelû beyne-hum, kâle kâilun min-hum kem lebistum kâlû lebisnâ yevmen ev ba'da yevmin kâlû rabbu-kum a'lemu bi mâ lebistum feb'asû ehade-kum bi verıkı-kum hâzihî ilâl medîneti fe li yanzur eyyu-hâ ezkâ
(zekâ)
taâmen fel ye'tikum (fe li ye'tikum) bi rızkın min-hu ve li yetelattaf ve lâ yuş'ıranne bi-kum ehaden
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve kezâlike ve böylece
beasnâ-hum onları dirilttik, uyandırdık
li yetesâelû karşılıklı birbirlerine sorsunlar diye
beyne-hum, aralarında
kâle dedi
kâilun diyen, söyleyen, konuşan
min-hum onlardan
kem lebistum ne kadar kaldınız
kâlû dediler
lebisnâ biz kaldık
yevmen bir gün
ev veya
ba'da yevmin günün bir kısmı
kâlû dediler
rabbu-kum sizin Rabbiniz
a'lemu en iyi, daha iyi bilir
bi mâ lebistum siz ne kadar kaldınız
feb'asû bundan sonra, artık gönderin
ehade-kum sizden birisi
bi verıkı-kum sizin gümüş (paranız) ile
hâzihî bu
ilâl medîneti şehre
fe li yanzur böylece baksın
eyyu-hâ hangisi
ezkâ
(zekâ)
daha temiz, en temiz
: (temiz)
taâmen yiyecek
fel ye'tikum (fe li ye'tikum) böylece getirsin
bi rızkın bir rızık
min-hu ondan
ve li yetelattaf ve dikkat etsin (en ince hususa kadar ifa etsin) tedbirli olsun, dikkatli olsun
ve lâ yuş'ıranne ve sakın sezdirmesin, hissettirmesin, farkına vardırmasın
bi-kum sizleri, sizi
ehaden birisi

Ve böylece aralarında sorsunlar diye onları dirilttik (uyandırdık). Onlardan konuşan biri şöyle dedi: “Ne kadar kaldınız?” “Günün bir kısmı veya bir gün (kadar).” dediler. (Diğerleri de): “Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir.” dediler. Artık sizden birisini, sizin bu gümüş paranızla şehre gönderin. Böylece en temiz yiyecek hangisi, baksın (da) ondan size bir rızık getirsin. Ve tedbirli (dikkatli) olsun. Sakın sizi bir kimseye sezdirmesin (varlığınızı hiç kimseye hissettirmesin).

KEHF SURESİ 19. Ayeti Ahmet Tekin Meali

Onları nasıl uyutan biz isek, yine biz onları dirilterek uyandırdık. Aralarında hallerini birbirlerine sorsunlar istedik. İçlerinden biri:
'Mağarada ne kadar uyuyup kaldınız?' dedi.
'Bir gün veya bir günün bir kısmı kadar kaldık' dediler. Biri de:
'Rabbimiz kaldığımız süreyi daha iyi bilir. Şimdi siz, içinizden birini şu gümüş paranızla şehire gönderin de, hangi yiyeceklerin daha temiz, ucuz ve haram karışmamış olduğuna baksın, temizinden size erzak getirsin. Ayrıca dikkatli davransın, sizin burada olduğunuzu kimseye sezdirmesin.' dedi.

Ahmet Tekin