KEHF SURESİ 49. Ayeti Süleyman Ateş Meali
Mekke döneminde inmiştir. 28. âyetin Medine döneminde indiği de rivayet edilmiştir. 110 âyettir. Sûre, adını; ilk defa dokuzuncu âyette olmak üzere, birkaç yerde geçen “kehf” kelimesinden almıştır. Kehf, mağara demektir.
وَوُضِعَ الْكِتَابُ فَتَرَى الْمُجْرِمِينَ مُشْفِقِينَ مِمَّا فِيهِ وَيَقُولُونَ يَا وَيْلَتَنَا مَالِ هَذَا الْكِتَابِ لَا يُغَادِرُ صَغِيرَةً وَلَا كَبِيرَةً إِلَّا أَحْصَاهَا وَوَجَدُوا مَا عَمِلُوا حَاضِرًا وَلَا يَظْلِمُ رَبُّكَ أَحَدًا ﴿٤٩﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve vudıa | ve kondu |
el kitâbu | kitap |
fe terâ | o zaman görürsün |
el mucrimîne | mücrimler |
muşfikîne | korkanlar |
mimmâ (min mâ) | şeylerden |
fî-hi | içinde |
ve yekûlûne | ve derler |
yâ veylete-nâ | yazıklar olsun bize |
mâ li | nasıl |
hâzâ el kitâbi | bu kitap |
lâ yugâdiru | ihmal etmez, bırakmaz, bırakmıyor |
sagîraten | küçük |
ve lâ | ve olmadı, olmaz |
kebîraten | büyük |
illâ | ancak, ...'den başka, sadece |
ahsâ-hâ | onu sayıyor, hesap ediyor |
ve vecedû | ve buldular |
mâ amilû | yaptıkları, amel ettikleri şeyler |
hâdıran | hazır olarak |
ve lâ yazlimu | ve zulmetmez |
rabbu-ke | senin Rabbin |
ehaden | birisi, bir kimse |
Ve kitap (hayat filmi ortaya) kondu. O zaman mücrimleri görürsün. Onun (kitabın) içindekilerden korkarlar ve “Bize yazıklar olsun. Bu kitap, nasıl ki (nasıl bir kitap ki), küçük ve büyük hiçbir şeyi sayıp hesap etmeden bırakmıyor.” derler. Ve yaptıkları şeyleri (hayat filmlerinde) hazır buldular. Ve senin Rabbin, (hiç) kimseye zulmetmez.
KEHF SURESİ 49. Ayeti Süleyman Ateş Meali
Kitap (ortaya) konulmuştur. Suçluların onun içindekilerden korkarak: "Vah bize, bu Kitaba da ne oluyor, ne küçük ne de büyük hiçbir şey bırakmıyor, her (yaptığımız) şeyi sayıp döküyor!" dediklerini görürsün. Yaptıklarını hazır bulmuşlardır. Rabbin kimseye zulmetmez.
Süleyman Ateş