KEHF SURESİ 55. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 28. âyetin Medine döneminde indiği de rivayet edilmiştir. 110 âyettir. Sûre, adını; ilk defa dokuzuncu âyette olmak üzere, birkaç yerde geçen “kehf” kelimesinden almıştır. Kehf, mağara demektir.
وَمَا مَنَعَ النَّاسَ أَن يُؤْمِنُوا إِذْ جَاءهُمُ الْهُدَى وَيَسْتَغْفِرُوا رَبَّهُمْ إِلَّا أَن تَأْتِيَهُمْ سُنَّةُ الْأَوَّلِينَ أَوْ يَأْتِيَهُمُ الْعَذَابُ قُبُلًا ﴿٥٥﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
(illâ en te'tiye-hum) sunnetu el evvelîne ev ye'tiye-hum el azâbu kubulen
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve mâ menea | ve men eden şey |
en nâse | insanlar |
en yu'minû | mü'min olmak |
iz câe-hum | onlara geldiği zaman |
el hudâ | hidayet |
ve yestagfirû | ve mağfiret dilerler |
rabbe-hum | onların Rab'leri |
illâ | ancak, ...'den başka, sadece |
en te'tiye-hum
(illâ en te'tiye-hum) |
onlara gelmesi
: (onlara gelmemesi) |
sunnetu el evvelîne | evvelkilerin sünneti |
ev | veya |
ye'tiye-hum | onlara gelir |
el azâbu | azap |
kubulen | karşı karşıya kalma |
Ve insanları, onlara hidayet geldiği (hidayete davet edildikleri) zaman Rab’lerinin mağfiretini dilemekten ve mü’min olmaktan men eden (alıkoyan) şey, sadece evvelkilerin sünnetinin, onların başına gelmemesi veya azapla karşı karşıya kalmamalarıdır.
KEHF SURESİ 55. Ayeti Suat Yıldırım Meali
O insanları, kendilerine peygamber geldiği halde, inanmaktan ve Rab’lerinden af dilemekten alıkoyan şey, sırf Allah’ın düsturu uyarınca, evvelki ümmetlerin başına gelen azabın kendilerinin de başlarına gelmesini yahut âhiret azabının gözlerinin önüne konulmasını beklemeleridir.
Suat Yıldırım