KEHF SURESİ 57. Ayeti Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Mekke döneminde inmiştir. 28. âyetin Medine döneminde indiği de rivayet edilmiştir. 110 âyettir. Sûre, adını; ilk defa dokuzuncu âyette olmak üzere, birkaç yerde geçen “kehf” kelimesinden almıştır. Kehf, mağara demektir.
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّن ذُكِّرَ بِآيَاتِ رَبِّهِ فَأَعْرَضَ عَنْهَا وَنَسِيَ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ إِنَّا جَعَلْنَا عَلَى قُلُوبِهِمْ أَكِنَّةً أَن يَفْقَهُوهُ وَفِي آذَانِهِمْ وَقْرًا وَإِن تَدْعُهُمْ إِلَى الْهُدَى فَلَن يَهْتَدُوا إِذًا أَبَدًا ﴿٥٧﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve men azlemu | ve daha zalim kimdir |
mimmen (min men) | o kimseden |
zukkire | zikredildi, hatırlatıldı |
bi âyâti | âyetler ile, âyetleri |
rabbi-hi | onun Rabbi, Rabbinin |
fe | o zaman, öyleyse |
a'rada | yüz çevirdi |
an-hâ | ondan |
ve nesiye | ve unuttu |
mâ kaddemet | takdim ettiği şey(ler) |
yedâ-hu | onun elleri, elleriyle |
innâ | muhakkak ki biz |
cealnâ | kıldık |
alâ kulûbi-him | onların kalplerinin üzerine |
ekinneten | ekinnet, fıkıh etmeye mani olan engel |
en yefkahû-hu | onu fıkıh etmeleri |
ve fî | ve vardır |
âzâni-him | onların kulakları |
vakran | vakra (işitme engeli) |
ve in | ve şâyet, eğer |
ted'u-hum | onları davet edersin |
ilâl hudâ (ilâ el hudâ) | hidayete |
fe len yehtedû | bundan sonra asla hidayete eremezler |
izen | öyleyse, o zaman |
ebeden | ebediyyen, sonsuza kadar |
Rabbinin âyetleri zikredildiği (hatırlatıldığı) zaman ondan yüz çeviren ve elleriyle takdim ettiklerini (günahlarını) unutan kimseden daha zalim kim vardır? Muhakkak ki Biz, onların kalplerinin üzerine (fıkıh etmeyi engelleyen) ekinnet kıldık. Ve onların kulaklarında (işitmeyi engelleyen) vakra vardır. Sen, onları hidayete davet etsen de bundan sonra onlar, ebediyyen asla hidayete eremezler.
KEHF SURESİ 57. Ayeti Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Rabbinin âyetleriyle kendisine öğütler verildiği halde onlardan yüz çeviren ve elleriyle hazırladığı şeyi unutan kişiden daha zâlim kimdir ki? Gerçekten de biz, onların anlamamaları için gönüllerine perdeler gerdik ve kulaklarını ağırlaştırdık ve onları doğru yola çağırsan da imkân yok doğru yola gelmez onlar.
Abdulbaki Gölpınarlı