Mekke döneminde inmiştir. 28. âyetin Medine döneminde indiği de rivayet edilmiştir. 110 âyettir. Sûre, adını; ilk defa dokuzuncu âyette olmak üzere, birkaç yerde geçen “kehf” kelimesinden almıştır. Kehf, mağara demektir.


أَمَّا السَّفِينَةُ فَكَانَتْ لِمَسَاكِينَ يَعْمَلُونَ فِي الْبَحْرِ فَأَرَدتُّ أَنْ أَعِيبَهَا وَكَانَ وَرَاءهُم مَّلِكٌ يَأْخُذُ كُلَّ سَفِينَةٍ غَصْبًا ﴿٧٩﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

emmâ es sefînetu fe kânet li mesâkîne ya'melûne fî el bahri fe eradtu en eîbe-hâ ve kâne verâe-hum melikun ye'huzu kulle sefînetin gasben
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
emmâ fakat, lâkin, amma
es sefînetu gemi
fe kânet o zaman oldu, idi
li mesâkîne fakirlere ait, fakirlerin
ya'melûne çalışıyorlar
fî el bahri denizde
fe böylece, bu sebeple
eradtu ben istedim
en eîbe-hâ onu kusurlu yapmak
ve kâne ve oldu, idi, vardı
verâe-hum onların arkasında
melikun bir melik, kral
ye'huzu alıyor (ele geçiriyor)
kulle sefînetin gemilerin hepsi, bütün gemiler
gasben gasbederek, zorla

Lâkin gemi, denizde çalışan fakirlerindi. Onu kusurlu yapmak istedim. Onların arkasında, bütün gemileri gasbederek (zorla) alan bir melik (kral) vardı.

KEHF SURESİ 79. Ayeti Harun Yıldırım Meali

"Gemi var ya, o, denizde çalışan yoksul kimselerindi. Onu kusurlu kılmak istedim. (Çünkü) onların arkasında, her (sağlam) gemiyi gasbetmekte olan bir kral vardı."

Harun Yıldırım