Medine döneminde inmiştir. 120 âyettir. Sûre, adını 112. ve 114. âyetlerde yer alan “mâide” (sofra) kelimesinden almıştır.


مَا جَعَلَ اللّهُ مِن بَحِيرَةٍ وَلاَ سَآئِبَةٍ وَلاَ وَصِيلَةٍ وَلاَ حَامٍ وَلَكِنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ وَأَكْثَرُهُمْ لاَ يَعْقِلُونَ ﴿١٠٣﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

mâ ceale allâhu min bahîretin ve lâ sâibetin ve lâ vasîletin ve lâ hâmin ve lâkinne ellezîne keferû yefterûne alâ allâhi el kezibe ve ekseru-hum lâ ya'kılûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
mâ ceale kılmadı, yapmadı
allâhu Allâh (cc.)
min ...'den
bahîretin putlar için ayırılan ve kulağı yarılan deve
ve lâ ve değil (olumsuz mâna verir), olmadı
sâibetin putlar için ayrılan ve otlaması için serbest bırakılan hayvan
ve lâ ve değil (olumsuz mâna verir), olmadı
vasîletin erkek ve dişi olarak doğan davarların dişisi
ve lâ ve değil (olumsuz mâna verir), olmadı
hâmin üzerine binilmesi yasak olan ve tüyleri kesilmeyen erkek deve
ve lâkinne ve lâkin, fakat
ellezîne keferû kâfirler, inkar edenler
yefterûne iftira ediyorlar
alâ allâhi Allâh'a (cc.) karşı
el kezibe yalan
ve ekseru-hum ve onların çoğu
lâ ya'kılûne akletmezler, akıllarını kullanmazlar

Allah, ‘‘bahîre, sâibe, vasîle ve hâm” diye bir şey yapmamıştır (meşru kılmamıştır). Ama o kâfirler (inkâr edenler), Allah'a karşı yalan iftirada bulunuyorlar (uyduruyorlar). Onların çoğu aklını kullanmıyor.

MÂİDE SURESİ 103. Ayeti Ahmet Tekin Meali

Beş batın yavru veren, beşinci batın yavrusu erkek olan devenin, faydalanılmaktan vazgeçilerek kulağının yarılıp salıverilmesinin; dertten kurtuluş adağı olarak bir hayvanın faydalanılmaktan vazgeçilip putlara adanarak salma gezer halde bırakılmasının; peşpeşe birkaç dişi yavru doğuran devenin (veya koyunun) doğurduğu erkek yavrunun putlara adanmasının; on batın döl veren erkek devenin sırtına yük vurulmamasının, başıboş bırakılarak yayılmasının ve su içmesinin engellenmemesinin kutsallığının meşruiyyetiyle ilgili Allah herhangi bir hüküm koymamıştır. Fakat kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler Allah adına yalan uydurarak iftira etmektedirler. Onların çoğu akıllarını kullanarak dinin hakikatini kavrayamıyorlar.

Ahmet Tekin