MÂİDE SURESİ 106. Ayeti Hasan Basri Çantay Meali
Medine döneminde inmiştir. 120 âyettir. Sûre, adını 112. ve 114. âyetlerde yer alan “mâide” (sofra) kelimesinden almıştır.
يِا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ شَهَادَةُ بَيْنِكُمْ إِذَا حَضَرَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ حِينَ الْوَصِيَّةِ اثْنَانِ ذَوَا عَدْلٍ مِّنكُمْ أَوْ آخَرَانِ مِنْ غَيْرِكُمْ إِنْ أَنتُمْ ضَرَبْتُمْ فِي الأَرْضِ فَأَصَابَتْكُم مُّصِيبَةُ الْمَوْتِ تَحْبِسُونَهُمَا مِن بَعْدِ الصَّلاَةِ فَيُقْسِمَانِ بِاللّهِ إِنِ ارْتَبْتُمْ لاَ نَشْتَرِي بِهِ ثَمَنًا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَى وَلاَ نَكْتُمُ شَهَادَةَ اللّهِ إِنَّا إِذًا لَّمِنَ الآثِمِينَ ﴿١٠٦﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
yâ eyyuhâ | ey! |
ellezîne âmenû | âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ona ulaşmayı dileyenler |
şehâdetu | şâhid yapın, şahitlik etsin |
beyni-kum | sizin aranızda |
izâ hadara | hazır olduğu zaman, geldiği zaman, gelince |
ehade-kum(u) | sizden birisi |
el mevtu | ölüm |
hîne | o vakit, o esnada, o sırada |
el vasiyyeti | vasiyet |
isnâni zevâ adlin | adâlet sahibi iki kişi |
min-kum | sizden |
ev âharâni | veya diğer iki |
min gayri-kum | sizden olmayan, sizin dışınızda |
in entum | eğer siz ... iseniz |
darabtum | geziyordunuz, yolculuk ediyordunuz |
fî el ardı | yeryüzünde |
fe | o zaman |
esâbet-kum | size isabet etti |
musîbetu | musîbet, isabet eden bir olay |
el mevti | ölüm |
tahbisûne humâ | iki kişiyi alıkoyun |
min ba'di es salâti | namazdan sonra |
fe | o zaman |
yuksimâni | yemin etsinler (iki kişi) |
bi allâhi | Allâh'a (cc.) |
in irtebtum | eğer şüpheye düşerseniz |
lâ neşterî bi-hi | onu satmayacağız, değiştirmeyeceğiz |
semenen | baha, bedel |
ve lev kâne | ve şayet olsa bile |
zâ kurbâ | yakınlık sahibi, akraba |
ve lâ nektumu | ve gizlemeyeceğiz |
şehâdete allâhi | Allâh'ın (cc.) şahitliği (Allâh (cc.) için yapılan şahitlik) |
innâ | biz mutlaka oluruz |
izen | o zaman, o taktirde, aksi taktirde |
le min el âsimîne | mutlaka günahkâr kimselerden |
Ey âmenû olanlar! Sizden birinize ölüm hali gelince vasiyet sırasında sizin içinizden iki adîl kişi, aranızda şahitlik etsin. Veya yeryüzünde yolculuk ederken size ölüm olayı isabet ederse, sizden olmayan iki kişiyi şahid tutun. Eğer şüpheye düşerseniz, onları namazdan sonra alıkoyun. O zaman Allah’a şöyle yemin etsinler; “Yakınımız bile olsa, yeminimizi bir bedel ile değiştirmeyeceğiz ve Allah'ın şehadetini gizlemeyeceğiz. Aksi takdirde biz, mutlaka günahkâr kimselerden oluruz.”
MÂİDE SURESİ 106. Ayeti Hasan Basri Çantay Meali
Ey îman edenler, ölüm (ün sebebleri) her hangi birinizin karşısına gelib çatdığı zaman, (edeceğiniz) vasıyyet vakfında aranızda ya içinizden adalet saahibi iki şâhid (tutun), yahud yer yüzünde sefer etdiniz de başınıza ölüm musıybeti gelmişse sizden olmayan diğer iki kişiyi (şâhid yapın). (Sizden olmayan öyle iki kişi ki) onları, (haklarında) şübheye düşmüşseniz, namazdan sonra alıkoyarsanız da Allaha şu suretle yemîn ederler: «(Şâhidlik etdiğimiz bu işin içinde) akraba (mızdan kimse) dahi bulunsa (Allâhı bırakıb da yerine dünyâya âid) hiç bir behâyı (ve menfeati) satın almayacağız. Allahın (emretdiği) şâhidliği gizlemeyeceğiz. Bu (nu gizlediğimiz) takdirde elbette günâhkârlardanızdır».
Hasan Basri Çantay