Medine döneminde inmiştir. 120 âyettir. Sûre, adını 112. ve 114. âyetlerde yer alan “mâide” (sofra) kelimesinden almıştır.


يِا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ شَهَادَةُ بَيْنِكُمْ إِذَا حَضَرَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ حِينَ الْوَصِيَّةِ اثْنَانِ ذَوَا عَدْلٍ مِّنكُمْ أَوْ آخَرَانِ مِنْ غَيْرِكُمْ إِنْ أَنتُمْ ضَرَبْتُمْ فِي الأَرْضِ فَأَصَابَتْكُم مُّصِيبَةُ الْمَوْتِ تَحْبِسُونَهُمَا مِن بَعْدِ الصَّلاَةِ فَيُقْسِمَانِ بِاللّهِ إِنِ ارْتَبْتُمْ لاَ نَشْتَرِي بِهِ ثَمَنًا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَى وَلاَ نَكْتُمُ شَهَادَةَ اللّهِ إِنَّا إِذًا لَّمِنَ الآثِمِينَ ﴿١٠٦﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

yâ eyyuhâ ellezîne âmenû şehâdetu beyni-kum izâ hadara ehade-kum(u) el mevtu hîne el vasiyyeti isnâni zevâ adlin min-kum ev âharâni min gayri-kum in entum darabtum fî el ardı fe esâbet-kum musîbetu el mevti tahbisûne humâ min ba'di es salâti fe yuksimâni bi allâhi in irtebtum lâ neşterî bi-hi semenen ve lev kâne zâ kurbâ ve lâ nektumu şehâdete allâhi innâ izen le min el âsimîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
yâ eyyuhâ ey!
ellezîne âmenû âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ona ulaşmayı dileyenler
şehâdetu şâhid yapın, şahitlik etsin
beyni-kum sizin aranızda
izâ hadara hazır olduğu zaman, geldiği zaman, gelince
ehade-kum(u) sizden birisi
el mevtu ölüm
hîne o vakit, o esnada, o sırada
el vasiyyeti vasiyet
isnâni zevâ adlin adâlet sahibi iki kişi
min-kum sizden
ev âharâni veya diğer iki
min gayri-kum sizden olmayan, sizin dışınızda
in entum eğer siz ... iseniz
darabtum geziyordunuz, yolculuk ediyordunuz
fî el ardı yeryüzünde
fe o zaman
esâbet-kum size isabet etti
musîbetu musîbet, isabet eden bir olay
el mevti ölüm
tahbisûne humâ iki kişiyi alıkoyun
min ba'di es salâti namazdan sonra
fe o zaman
yuksimâni yemin etsinler (iki kişi)
bi allâhi Allâh'a (cc.)
in irtebtum eğer şüpheye düşerseniz
lâ neşterî bi-hi onu satmayacağız, değiştirmeyeceğiz
semenen baha, bedel
ve lev kâne ve şayet olsa bile
zâ kurbâ yakınlık sahibi, akraba
ve lâ nektumu ve gizlemeyeceğiz
şehâdete allâhi Allâh'ın (cc.) şahitliği (Allâh (cc.) için yapılan şahitlik)
innâ biz mutlaka oluruz
izen o zaman, o taktirde, aksi taktirde
le min el âsimîne mutlaka günahkâr kimselerden

Ey âmenû olanlar! Sizden birinize ölüm hali gelince vasiyet sırasında sizin içinizden iki adîl kişi, aranızda şahitlik etsin. Veya yeryüzünde yolculuk ederken size ölüm olayı isabet ederse, sizden olmayan iki kişiyi şahid tutun. Eğer şüpheye düşerseniz, onları namazdan sonra alıkoyun. O zaman Allah’a şöyle yemin etsinler; “Yakınımız bile olsa, yeminimizi bir bedel ile değiştirmeyeceğiz ve Allah'ın şehadetini gizlemeyeceğiz. Aksi takdirde biz, mutlaka günahkâr kimselerden oluruz.”

MÂİDE SURESİ 106. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali

Ey imân edenler! Herhangi birinize ölüm hali geldiği zaman vasiyet vaktinde aranızda şehâdet edecekler, ya sizden adâlet sahibi iki kimsedir veya size yeryüzünde yolculuk halinde iken ölüm musibeti isabet etti ise sizin gayrinizden iki şahıstır. (Bunların şehâdetlerinde) Şüphelendiğiniz takdirde bunları namazdan sonra alıkorsunuz. Bunlar, «Yemin mukabilinde hiçbir bedel almayız, velev ki, lehine şehâdet edeceğimiz kimse bizim için karabet sahibi olsun. Ve Allah'ın şehâdetini gizlemeyiz, o takdirde şüphe yok ki, biz günahkârlardan bulunmuş oluruz,» diye yemin ederler.

Ömer Nasuhi Bilmen