MÂİDE SURESİ 119. Ayeti Ahmet Tekin Meali
Medine döneminde inmiştir. 120 âyettir. Sûre, adını 112. ve 114. âyetlerde yer alan “mâide” (sofra) kelimesinden almıştır.
قَالَ اللّهُ هَذَا يَوْمُ يَنفَعُ الصَّادِقِينَ صِدْقُهُمْ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا رَّضِيَ اللّهُ عَنْهُمْ وَرَضُواْ عَنْهُ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ ﴿١١٩﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
kâle allâhu
hâzâ yevmu
yenfeu es sâdikîne
sıdku-hum
lehum cennâtun
tecrî min tahti-hâ
el enhâru
hâlidîne fî-hâ
ebeden
radiya allâhu
an-hum
ve radû an-hu
zâlike
el fevzu el azîmu
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
kâle allâhu | Allâh (cc.) dedi (buyurdu) |
hâzâ yevmu | bu gün |
yenfeu es sâdikîne | sâdıklara fayda verecek |
sıdku-hum | onların sadâkatları, doğrulukları |
lehum cennâtun | onlara, onlar için cennetler vardır |
tecrî min tahti-hâ | onun altından akar |
el enhâru | nehirler, ırmaklar |
hâlidîne fî-hâ | onun içinde, orada kalacak olanlar |
ebeden | ebediyyen, sonsuz |
radiya allâhu | Allâh (cc.) razı |
an-hum | onlardan |
ve radû an-hu | ve onlar ondan razılar |
zâlike | işte bu |
el fevzu el azîmu | en büyük fevz |
Allahû Tealâ şöyle buyurdu; “Bugün sadıklara, sadâkatlarının kendilerine fayda vereceği bir gündür. Onlar için altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî olarak kalacakları cennetler vardır. Allah onlardan râzı olmuş, onlar da Allah'tan râzı olmuşlardır. İşte bu, "Fevz-ül Azîm" dir (en büyük fevzdir).”
MÂİDE SURESİ 119. Ayeti Ahmet Tekin Meali
Allah:
Ahmet Tekin
'Îsâ’nın bu sözleri söylediği gün, doğrulara, samimi olanlara, imanda, İslâm’da sadâkatlerinin fayda vereceği gündür. Onlara altlarından ırmaklar akan cennet konakları var. Orada ebedî yaşayacaklar. Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte büyük mutluluk ve kazanç budur.' buyurdu.