MÂİDE SURESİ 12. Ayeti Süleyman Ateş Meali
Medine döneminde inmiştir. 120 âyettir. Sûre, adını 112. ve 114. âyetlerde yer alan “mâide” (sofra) kelimesinden almıştır.
وَلَقَدْ أَخَذَ اللّهُ مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَآئِيلَ وَبَعَثْنَا مِنهُمُ اثْنَيْ عَشَرَ نَقِيبًا وَقَالَ اللّهُ إِنِّي مَعَكُمْ لَئِنْ أَقَمْتُمُ الصَّلاَةَ وَآتَيْتُمُ الزَّكَاةَ وَآمَنتُم بِرُسُلِي وَعَزَّرْتُمُوهُمْ وَأَقْرَضْتُمُ اللّهَ قَرْضًا حَسَنًا لَّأُكَفِّرَنَّ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَلأُدْخِلَنَّكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ فَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ مِنكُمْ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاء السَّبِيلِ ﴿١٢﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve lekad | ve andolsun |
ehaze allâhu | Allâh (c.c.) aldı |
mîsâka | mîsâk |
benî isrâîle | İsrailoğulları |
ve beas-nâ | ve gönderdik, görevlendirdik |
min-hum(u) | onlardan |
isney aşera | on iki |
nakîben | vekil, nâzır, bir topluluğu gözeten, koruyan |
ve kâle allâhu | ve Allâh (c.c.) dedi (buyurdu) |
innî mea-kum | muhakkak ki ben sizinle beraberim |
le in ekamtum(u) | eğer siz mutlaka ikame ederseniz |
es salâte | namaz |
ve âteytum(u) | ve verirsiniz |
ez zekâte | zekât |
ve âmentum | ve iman ettiniz |
bi rusulî | Resul'lerime |
ve azzertumû-hum | ve onlara yardım ettiniz |
ve akradtumu allâhe | ve Allâh'a (c.c.) borç verdiniz |
kardan hasenen | güzel borç |
le ukeffirenne | ben mutlaka örterim |
an-kum | sizden |
seyyiâti-kum | sizin günahlarınız |
ve le udhılenne-kum | ve mutlaka sizi dahil ederim |
cennâtin | cennetler |
tecrî min tahtı-hâ | onun altından akar |
el enhâru | nehirler |
fe men kefere | artık kim inkar eder |
ba'de zâlike | bundan sonra |
min-kum | sizden |
fe kad dalle | artık sapmış olur |
sevâe es sebîli | (Allâh'a ulaştırmak üzere) dizayn edilmiş yol |
Ve andolsun ki Allah, İsrailoğulları’ndan misak almıştı. Ve onlardan on iki nâzır görevlendirdik. Ve Allahû Teâla: “Eğer namazı mutlaka ikâme ederseniz, zekât verirseniz ve resûllerime îmân edip onlara yardım ederseniz ve Allah’a (Allah için) güzel bir borç verirseniz, muhakkak ki ben sizinle beraberim ve de mutlaka sizin günahlarınızı örterim ve sizi, mutlaka altından ırmaklar akan cennetlere koyarım.” dedi. Artık, bundan sonra sizden kim inkâr ederse mutlaka sevvâ edilmiş (Allah’a ulaştırmak üzere dizayn edilmiş) yoldan sapmış olur.
MÂİDE SURESİ 12. Ayeti Süleyman Ateş Meali
Allâh, İsrâil oğullarından söz almıştı ve içlerinden on iki başkan göndermiştik. Allâh demişti ki: "Ben sizinle beraberim, eğer namazı kılar, zekâtı verirseniz; elçilerime inanır, onlara yardım eder ve Allah'a güzel borç verirseniz, elbette sizin günâhlarınızı örterim ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim nankörlük ederse, düz yoldan sapmış olur.
Süleyman Ateş