MÂİDE SURESİ 18. Ayeti Ahmet Tekin Meali
Medine döneminde inmiştir. 120 âyettir. Sûre, adını 112. ve 114. âyetlerde yer alan “mâide” (sofra) kelimesinden almıştır.
وَقَالَتِ الْيَهُودُ وَالنَّصَارَى نَحْنُ أَبْنَاء اللّهِ وَأَحِبَّاؤُهُ قُلْ فَلِمَ يُعَذِّبُكُم بِذُنُوبِكُم بَلْ أَنتُم بَشَرٌ مِّمَّنْ خَلَقَ يَغْفِرُ لِمَن يَشَاء وَيُعَذِّبُ مَن يَشَاء وَلِلّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَإِلَيْهِ الْمَصِيرُ ﴿١٨﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve kâlet(i) | ve dedi |
el yahûdu | yahudiler |
ve en nasârâ | ve hristiyanlar |
nahnu | biz |
ebnâu allâhi | Allâh'ın (c.c.) oğulları |
ve ehıbbâu-hu | ve O'nun dostları, sevdikleri |
kul | de, söyle |
fe lime | o halde niçin |
yuazzibu-kum | size azap ediyor |
bi zunûbi-kum | günahlarınızdan dolayı |
bel entum | hayır, siz |
beşerun | beşer, insan |
mimmen (min men) halaka | yarattığı kişilerden, yarattıklarından |
yagfiru | mağfiret eder, günahları sevaba çevirir |
li men yeşâu | dilediği kimseyi |
ve yuazzibu | ve azap eder |
men yeşâu | dilediği kimseyi |
ve li Allâhi | ve Allâh'ın (c.c.)dır. |
mulku es semâvâti | göklerin mülkü ve idaresi, |
ve el ardı | ve arz, yeryüzü, yer |
ve mâ beyne-humâ | ve ikisinin arasındakiler |
ve ileyhi | ve O'na |
el masîru | ulaşılan yer, makam, varış yeri |
Ve, Yahudiler ve Hristiyanlar; “Biz Allah’ın oğulları ve O’nun sevdikleriyiz.” dediler. De ki; “O halde niçin Allah size günahlarınızdan dolayı azap ediyor?” Hayır, siz O’nun yarattıklarından bir beşersiniz (insansınız), O, dilediğini mağfiret eder, dilediğine de azap eder. Göklerin, yerin ve ikisinin arasında bulunan her şeyin mülkü Allah’ındır. Ve varış O’nadır (ulaşılacak makam O’nun Zat’ıdır).
MÂİDE SURESİ 18. Ayeti Ahmet Tekin Meali
Yahudiler ve hristiyanlar:
Ahmet Tekin
'Biz Allah’ın oğullarıyız ve sevgilileriyiz' dediler.
'Öyleyse, günahlarınızdan dolayı size niçin azap ediyor?' de.
Hayır, siz de onun yarattıklarından, sıradan insanlarsınız.
Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri koruma kalkanına alır, bağışlar, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselere ceza da verir.
Göklerin ve yerin ve ikisi arasındaki varlıkların ve imkânların mülkü ve hâkimiyeti Allah’a aittir, Allah’ın tasarrufundadır. Sonuçta O’nun huzuruna varıp hesap verecekler.