MÂİDE SURESİ 41. Ayeti Seyyid Kutub Meali
Medine döneminde inmiştir. 120 âyettir. Sûre, adını 112. ve 114. âyetlerde yer alan “mâide” (sofra) kelimesinden almıştır.
يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ لاَ يَحْزُنكَ الَّذِينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ مِنَ الَّذِينَ قَالُواْ آمَنَّا بِأَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِن قُلُوبُهُمْ وَمِنَ الَّذِينَ هِادُواْ سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّاعُونَ لِقَوْمٍ آخَرِينَ لَمْ يَأْتُوكَ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ مِن بَعْدِ مَوَاضِعِهِ يَقُولُونَ إِنْ أُوتِيتُمْ هَذَا فَخُذُوهُ وَإِن لَّمْ تُؤْتَوْهُ فَاحْذَرُواْ وَمَن يُرِدِ اللّهُ فِتْنَتَهُ فَلَن تَمْلِكَ لَهُ مِنَ اللّهِ شَيْئًا أُوْلَئِكَ الَّذِينَ لَمْ يُرِدِ اللّهُ أَن يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ ﴿٤١﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
yâ eyyuhâ er resûlu | ey Resul |
lâ yahzun-ke | seni üzmesin (mahzun etmesin) |
ellezîne yusâriûne | yarışan kimseler, yarışanlar |
fî el kufri | inkarda, küfürde |
min ellezîne | o kimselerden, onlardan |
kâlû âmennâ | iman ettik, âmenû olduk (Allâh'a teslim olmayı diledik) dediler |
bi efvâhi-him | ağızları ile |
ve lem tu'min | ve îmân etmedi |
kulûbu-hum | onların kalpleri |
ve min ellezîne | ve o kimselerden, onlardan, ..olanlardan |
hâdû | yahudiler |
semmâûne | kulak verenler, çok iyi dinleyenler |
li el kezibi | yalan için |
semmâûne | kulak verenler, çok iyi dinleyenler |
li kavmin âharîne | diğer kavime, başka bir kavime |
lem ye'tu-ke | sana gelmez |
yuharrifûne | tahrif ediyorlar, değiştiriyorlar |
el kelime | kelime |
min ba'di | sonradan |
mevâdıı-hi | onun yeri |
yekûlûne | diyorlar |
in ûtîtum hâzâ | eğer size bu verilirse |
fe huzû-hu | o zaman, o taktirde onu alın |
ve in lem tu'tev-hu | ve eğer o verilmezse |
fahzerû (fe ıhzerû) | o zaman, o taktirde kaçının, sakının |
ve men yuridi | ve kimi isterse |
Allâhu | Allâh (c.c.) |
fitnete-hu | onun fitneye düşmesi |
fe len temlike lehu | artık sen onun için asla birşeye mani olmaya malik (sahip) değilsin, mani olacak (olabilecek) değilsin |
min allâhi şey'en | Allâh (c.c.)'tan birşey |
ulâike ellezîne | işte o kimseler |
lem yuridi Allâhu | Allâh (c.c.) dilemedi |
en yutahhire | temizlemeyi |
kulûbe-hum | onların kalpleri |
lehum fî ed dunyâ | onlar için dünyada vardır |
hızyun | rezillik |
ve lehum fî el âhırati | ve onlara ahirette vardır |
azâbun azîmun | büyük azap |
Ey Resûl! Ağızlarıyla îmân ettik deyip, kalpleri îmân etmeyenlerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Ve yahudilerden dinleyenlerin bir kısmı, sana gelmeyen başka bir kavme yalan söylemek için dinleyenlerdir. Kelimeleri sonradan yerlerinden kaydırıp, değiştirirler ve: “Eğer size bu verilirse o zaman onu alın, eğer (böyle) verilmezse o taktirde kaçının.” derler. Ve Allah, kimin fitne içinde kalmasını dilerse, artık sen, onun için Allah’tan bir şeye asla mani olacak değilsin. İşte onlar öyle kimselerdir ki Allah, onların kalplerini temizlemeyi dilemez. Onlar için, dünyada bir rezillik vardır, ahirette de onlara “büyük azap” vardır.
MÂİDE SURESİ 41. Ayeti Seyyid Kutub Meali
Ey peygamber, kalpleri iman etmediği halde ağızdan «inandık» diyenler ile yahudilerden oluşmuş küfür yarışçılarının tutumu seni üzmesin. Bunlar körü körüne yalana kanarlar ve senin karşına çıkmayan bir grubun sözlerini tutarlar. Onlar da kelimelerin anlamlarını çarpıtan ve «size şöyle bir fetva verilerse ona uyun, eğer başka bir fetva verilirse ona kulak asmayın» diyen kimselerdir. Eğer Allah birini saptırmayı dilerse sen Allah'a karşı onun için hiç bir şey yapamazsın. İşte bunlar, Allah kalplerini arıtmayı dilememiştir. Onlar için dünyada perişanlık vardır, ahirette de onları ağır bir azap beklemektedir.
Seyyid Kutub