MÂİDE SURESİ 48. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Medine döneminde inmiştir. 120 âyettir. Sûre, adını 112. ve 114. âyetlerde yer alan “mâide” (sofra) kelimesinden almıştır.
وَأَنزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ فَاحْكُم بَيْنَهُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ وَلاَ تَتَّبِعْ أَهْوَاءهُمْ عَمَّا جَاءكَ مِنَ الْحَقِّ لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنكُمْ شِرْعَةً وَمِنْهَاجًا وَلَوْ شَاء اللّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلَكِن لِّيَبْلُوَكُمْ فِي مَآ آتَاكُم فَاسْتَبِقُوا الخَيْرَاتِ إِلَى الله مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ ﴿٤٨﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve enzelnâ ileyke | ve sana indirdik |
el kitâbe bi el hakkı | kitabı hak ile |
musaddıkan | tasdik edici olarak, doğrulayıcı olarak |
limâ beyne yedeyhi | onların elleri arasındakini, ellerindekini |
min el kitâbi | kitaptan |
ve muheyminen | ve koruyucu olarak |
aleyhi | onu, onun üzerine |
fahkum (fe uhkum) beyne-hum | artık onların arasında hükmet |
bimâ enzele allâhu | Allah'ın (c.c.) indirdiği şey ile |
ve lâ tettebi' | ve tâbi olma, uyma |
ehvâe-hum | onların hevesleri, hevaları, nefslerinin istekleri |
ammâ (an mâ) câe-ke | sana gelenden |
min el hakkı | Hakk'tan |
li kullin cealnâ | hepiniz için kıldık, yaptık |
min-kum | sizden |
şir'aten | şeriat |
ve minhâcen | ve açık bir yol, belli bir yol |
ve lev şâe allâhu | ve şayet Allâh (cc.) dileseydi |
le ceale-kum | elbette sizi kılardı, yapardı |
ummeten vâhıdeten | tek bir ümmet |
ve lâkin | ve lakin, fakat, ancak, öyle ki |
li yebluve-kum | sizi sınamak için |
fî mâ âtâ-kum | size verdiği şeyler hakkında (ile) |
fe istebikû el hayrâti | o halde hayırlarda yarışın! |
ilâ allâhi | Allâh (cc.)'a |
merciu-kum | sizin merciiniz, dönüşünüz |
cemîan | topluca, hep birlikte (hepinizin) |
fe yunebbiu-kum | o zaman size haber verecek |
bi-mâ kuntum | sizin olduğunuz şeyler |
fî-hi | onun içinde, o konuda, hakkında |
tahtelifûne | ihtilâfa (ayrılığa) düşersiniz |
Ve (Ey Muhammed) sana ellerindeki kitapları tasdik edici (doğrulayıcı) ve onu koruyucu olarak bu Kitab’ı hakk ile indirdik. Artık onların aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve sana Hakk’tan gelenden ayrılıp da onların hevâlarına uyma. Sizden hepiniz için (tek) bir şeriat, ve açık bir yol belirlemiştik. Ve Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Ancak bu sizi, verdikleri ile denemek içindir. O halde hayırlarda yarışın! Sizin hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri, size haber verecek.
MÂİDE SURESİ 48. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Ve sana ey peygamber! Gerçekleri ortaya koyan bu kitabı; geçmiş vahiylerden geriye kalan doğruları tasdik edici ve önceki kitaplarda hangi doğruların bulunduğunu kontrol edip, gözetleyici olarak indirdik. Öyleyse ey peygamber! Geçmiş vahyin izleyicileri arasında, Allah'ın indirdiklerine uygun olarak hüküm ver ve sana gelmiş olan hakikatı terk ederek onların arzu ve heveslerine uyma. Biz, her bir toplum için farklı bir sistem ve farklı bir hayat tarzı belirledik. Eğer Allah dileseydi, hepinizi bir tek topluluk yapardı. Ama size verdikleri konusunda, sizi denemek için ayrı ayrı toplumlar olarak yaratmıştır. O halde, hayır işlerinde yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık Allah, hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri size o kıyamette haber verecektir.
Abdullah Parlıyan