Medine döneminde inmiştir. 120 âyettir. Sûre, adını 112. ve 114. âyetlerde yer alan “mâide” (sofra) kelimesinden almıştır.


وَأَنزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ فَاحْكُم بَيْنَهُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ وَلاَ تَتَّبِعْ أَهْوَاءهُمْ عَمَّا جَاءكَ مِنَ الْحَقِّ لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنكُمْ شِرْعَةً وَمِنْهَاجًا وَلَوْ شَاء اللّهُ لَجَعَلَكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلَكِن لِّيَبْلُوَكُمْ فِي مَآ آتَاكُم فَاسْتَبِقُوا الخَيْرَاتِ إِلَى الله مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ ﴿٤٨﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve enzelnâ ileyke el kitâbe bi el hakkı musaddıkan limâ beyne yedeyhi min el kitâbi ve muheyminen aleyhi fahkum (fe uhkum) beyne-hum bimâ enzele allâhu ve lâ tettebi' ehvâe-hum ammâ (an mâ) câe-ke min el hakkı li kullin cealnâ min-kum şir'aten ve minhâcen ve lev şâe allâhu le ceale-kum ummeten vâhıdeten ve lâkin li yebluve-kum fî mâ âtâ-kum fe istebikû el hayrâti ilâ allâhi merciu-kum cemîan fe yunebbiu-kum bi-mâ kuntum fî-hi tahtelifûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve enzelnâ ileyke ve sana indirdik
el kitâbe bi el hakkı kitabı hak ile
musaddıkan tasdik edici olarak, doğrulayıcı olarak
limâ beyne yedeyhi onların elleri arasındakini, ellerindekini
min el kitâbi kitaptan
ve muheyminen ve koruyucu olarak
aleyhi onu, onun üzerine
fahkum (fe uhkum) beyne-hum artık onların arasında hükmet
bimâ enzele allâhu Allah'ın (c.c.) indirdiği şey ile
ve lâ tettebi' ve tâbi olma, uyma
ehvâe-hum onların hevesleri, hevaları, nefslerinin istekleri
ammâ (an mâ) câe-ke sana gelenden
min el hakkı Hakk'tan
li kullin cealnâ hepiniz için kıldık, yaptık
min-kum sizden
şir'aten şeriat
ve minhâcen ve açık bir yol, belli bir yol
ve lev şâe allâhu ve şayet Allâh (cc.) dileseydi
le ceale-kum elbette sizi kılardı, yapardı
ummeten vâhıdeten tek bir ümmet
ve lâkin ve lakin, fakat, ancak, öyle ki
li yebluve-kum sizi sınamak için
fî mâ âtâ-kum size verdiği şeyler hakkında (ile)
fe istebikû el hayrâti o halde hayırlarda yarışın!
ilâ allâhi Allâh (cc.)'a
merciu-kum sizin merciiniz, dönüşünüz
cemîan topluca, hep birlikte (hepinizin)
fe yunebbiu-kum o zaman size haber verecek
bi-mâ kuntum sizin olduğunuz şeyler
fî-hi onun içinde, o konuda, hakkında
tahtelifûne ihtilâfa (ayrılığa) düşersiniz

Ve (Ey Muhammed) sana ellerindeki kitapları tasdik edici (doğrulayıcı) ve onu koruyucu olarak bu Kitab’ı hakk ile indirdik. Artık onların aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve sana Hakk’tan gelenden ayrılıp da onların hevâlarına uyma. Sizden hepiniz için (tek) bir şeriat, ve açık bir yol belirlemiştik. Ve Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Ancak bu sizi, verdikleri ile denemek içindir. O halde hayırlarda yarışın! Sizin hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri, size haber verecek.

MÂİDE SURESİ 48. Ayeti Ümit Şimşek Meali

Sana da, ondan önceki kitapları tasdik edici ve onları gözetici olarak kitabı hak ile indirdik. Onun için, sen de Allah'ın indirdiğiyle hükmet; sana gelmiş olan haktan sonra artık onların heveslerine uyma. Herbiriniz için Biz bir şeriat ve bir yol belirledik. Eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Ancak verdikleriyle sizi sınamak için ümmetlere ayırmıştır; siz de hayırlı işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır; anlaşmazlığa düştüğünüz şeyleri O size bildirecektir.

Ümit Şimşek