MÂİDE SURESİ 54. Ayeti Ali Ünal Meali
Medine döneminde inmiştir. 120 âyettir. Sûre, adını 112. ve 114. âyetlerde yer alan “mâide” (sofra) kelimesinden almıştır.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ مَن يَرْتَدَّ مِنكُمْ عَن دِينِهِ فَسَوْفَ يَأْتِي اللّهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ أَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرِينَ يُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَلاَ يَخَافُونَ لَوْمَةَ لآئِمٍ ذَلِكَ فَضْلُ اللّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاء وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ ﴿٥٤﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
yâ eyyuhâ | ey! |
ellezîne âmenû | âmenû olanlar (Allâh'a ulaşmayı yaşarken dileyenler) |
men yertedde | kim geri dönerse |
min-kum | sizden |
an dîni-hi | dininden |
fe sevfe ye'tî allâhu | o zaman Allâh (cc.) getirecek |
bi kavmin | bir kavmi |
yuhıbbu-hum | onları sever |
ve yuhıbbûne-hu | ve onu severler |
ezilletin | daha alçak gönüllü |
alâ el mu'minîne | mü'minlere karşı |
eizzetin | daha izzetli, vakarlı, şerefli |
alâ el kâfirîne | kâfirlere |
yucâhidûne | cihad ederler |
fî sebîli allâhi | Allâh'ın (cc.) yolunda |
ve lâ yehâfûne | ve korkmazlar |
levmete lâimin | kınayanın kınaması |
zâlike fadlu allâhi | işte bu Allâh'ın (cc.) fazlı |
yu'tîhi men yeşâu | onu dilediğine verir |
ve allâhu | ve Allâh (cc.) |
vâsîun | ihsanı bol, fazlı ve lütfu geniş |
alîmun | en iyi bilen |
Ey âmenû olanlar (Allâh’a ulaşmayı dileyenler)! Sizden kim dîninden dönerse, o zaman Allah onun yerine (başka) bir kavim getirecektir öyle ki, (Allah) onları sever ve onlar da O’nu (Allah’ı) severler. Mü’minlere karşı daha alçak gönüllü, kâfirlere karşı daha izzetlidirler (başları dik, vakarlı, şereflidirler). Allah’ın yolunda cihad ederler. Hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar. İşte bu, Allah’ın fazlıdır, onu dilediğine (lütfedip) verir. Allah Vâsi’dir (fazlı ve lütfu geniştir), Alîm’dir (herşeyi en iyi bilendir).
MÂİDE SURESİ 54. Ayeti Ali Ünal Meali
Ey iman edenler! İçinizden kim, hangi grup dininden dönerse dönsün, bir gün gelecek ve Allah onların yerine öyle bir topluluk getirecek ki, Allah onları sever, onlar da O’nu severler; mü’minlere karşı boyunları yerde, kâfirler karşısında onurlu ve zorludurlar; Allah yolunda durmaksızın cihad ederler ve bunu yaparken, kendilerine dil uzatan hiçbir kimsenin kınamasından çekinmezler. İşte bu Allah’ın öyle bir lütfudur ki, onu dilediğine verir. Allah, (engin lütuf ve merhametiyle) kullarını sarıp sarmalayandır, (neyi niçin yaptığını) çok iyi bilendir.
Ali Ünal