MÂİDE SURESİ 60. Ayeti Celal Yıldırım Meali
Medine döneminde inmiştir. 120 âyettir. Sûre, adını 112. ve 114. âyetlerde yer alan “mâide” (sofra) kelimesinden almıştır.
قُلْ هَلْ أُنَبِّئُكُم بِشَرٍّ مِّن ذَلِكَ مَثُوبَةً عِندَ اللّهِ مَن لَّعَنَهُ اللّهُ وَغَضِبَ عَلَيْهِ وَجَعَلَ مِنْهُمُ الْقِرَدَةَ وَالْخَنَازِيرَ وَعَبَدَ الطَّاغُوتَ أُوْلَئِكَ شَرٌّ مَّكَاناً وَأَضَلُّ عَن سَوَاء السَّبِيلِ ﴿٦٠﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
kul
hel unebbiu-kum
bi şerrin min zâlike
mesûbeten
inde allâhi
men leane-hu allâhu
ve gadıbe aleyhi
ve ceale min-hum(u)
el kıradete
ve el hanâzîre
ve abede
et tâgûte
ulâike
şerrun mekânen
ve edallu
an
sevâi es sebîli
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
kul | de, söyle |
hel unebbiu-kum | size haber vereyim mi |
bi şerrin min zâlike | bundan daha kötüsünü |
mesûbeten | kesinleşmiş bir ceza |
inde allâhi | Allâh'ın (cc.) katında |
men leane-hu allâhu | Allâh'ın (cc.) onu lanetlediği kimse |
ve gadıbe aleyhi | ve ona gazap, öfke duydu |
ve ceale min-hum(u) | ve onlardan kıldı, yaptı |
el kıradete | maymunlar |
ve el hanâzîre | ve domuzlar |
ve abede | ve kul oldu (kul yaptı) |
et tâgûte | tâgut (şeytan ve avânesi) |
ulâike | işte onlar |
şerrun mekânen | en şerli, en kötü olan mekan, yer |
ve edallu | ve en çok sapanlar |
an | ...'den |
sevâi es sebîli | sevvâ edilmiş (Allâh'a ulaştırmak üzere dizayn edilmiş) yol |
De ki; “Bundan daha şerli olup, Allah’ın katında kesinleşmiş olan cezayı, size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lanetlediği ve gadap duyduğu ve onlardan maymunlar, domuzlar yaptığı ve tâguta kul ettiği kimselerdir. İşte onlar, mekânı en kötü olanlar ve sevvâ edilmiş yoldan en çok sapanlardır.”
MÂİDE SURESİ 60. Ayeti Celal Yıldırım Meali
De ki: Allah yanında ceza olarak bundan daha kötüsünü size haber vereyim mi ? Allah'ın lanetlediği, gazab ettiği ve kendilerinden maymun ve domuz yaptığı ve Tâğût'a tapan kimseler (var ya), işte onlar yer ve makam itibariyle daha şer ve düz yoldan daha çok sapmışlardır.
Celal Yıldırım