Medine döneminde inmiştir. 120 âyettir. Sûre, adını 112. ve 114. âyetlerde yer alan “mâide” (sofra) kelimesinden almıştır.


وَمَا لَنَا لاَ نُؤْمِنُ بِاللّهِ وَمَا جَاءنَا مِنَ الْحَقِّ وَنَطْمَعُ أَن يُدْخِلَنَا رَبَّنَا مَعَ الْقَوْمِ الصَّالِحِينَ ﴿٨٤﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve mâ lenâ lâ nu'minu bi allâhi ve mâ câe-nâ min el hakkı ve natmeu en yudhıle-nâ rabbu-nâ mea el kavmi es sâlihîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve mâ lenâ ve bize ne oluyor, niçin biz...
lâ nu'minu bi allâhi Allah'a amenû olmayalım, yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dilemeyelim
ve mâ câe-nâ ve bize gelen şey
min el hakkı Hak'tan
ve natmeu tamah ederiz, arzu ederiz, çok isteriz
en yudhıle-nâ bizi dahil etmesini
rabbu-nâ Rabb'imiz
mea beraber, ile
el kavmi es sâlihîne sâlihler topluluğu (kavmî)

Ve Rabb'imizin bizi, salihler kavmi ile beraber (cennete) dahil etmesini isterken, niçin biz, Allah'a ve Hak'tan bize gelene (Kur'ân'a ve Resûl'e) îmân etmeyelim?"

MÂİDE SURESİ 84. Ayeti Suat Yıldırım Meali

(83-84) Peygambere indirilen Kur’ân’ı dinledikleri vakit, onda âşinaları olan hakikate kavuşmaları sebebiyle gözlerinin yaşla dolup taştığını görür ve şöyle dediklerini işitirsin: "İman ettik ya Rabbena! Bizi de hakka şahitlik edenlerle beraber yaz! Bütün isteğimiz ve umudumuz, Rabbimizin bizi hayırlı insanlar arasına dahil etmesi iken, ne diye Allah’a ve bize gelen bu hakikate iman etmeyelim ki?"

Suat Yıldırım