Medine döneminde inmiştir. 120 âyettir. Sûre, adını 112. ve 114. âyetlerde yer alan “mâide” (sofra) kelimesinden almıştır.


لاَ يُؤَاخِذُكُمُ اللّهُ بِاللَّغْوِ فِي أَيْمَانِكُمْ وَلَكِن يُؤَاخِذُكُم بِمَا عَقَّدتُّمُ الأَيْمَانَ فَكَفَّارَتُهُ إِطْعَامُ عَشَرَةِ مَسَاكِينَ مِنْ أَوْسَطِ مَا تُطْعِمُونَ أَهْلِيكُمْ أَوْ كِسْوَتُهُمْ أَوْ تَحْرِيرُ رَقَبَةٍ فَمَن لَّمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلاَثَةِ أَيَّامٍ ذَلِكَ كَفَّارَةُ أَيْمَانِكُمْ إِذَا حَلَفْتُمْ وَاحْفَظُواْ أَيْمَانَكُمْ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿٨٩﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

lâ yuâhizu-kum(u) allâhu bi el lagvi fî eymâni-kum ve lâkin yuâhizu-kum bi-mâ akkadtum(u) el eymâne fe keffâratu-hu it'âmu aşerati mesâkîne min evsatı mâ tut'ımûne ehlî-kum ev kisvetu-hum ev tahrîru rakabetin fe men lem yecid fe sıyâmu selâseti eyyâmin zâlike keffâratu eymâni-kum izâ haleftum ve ıhfezû eymâne-kum kezâlike yubeyyinu allâhu lekum âyâti-hi lealle-kum teşkurûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
lâ yuâhizu-kum(u) sizi ahaze etmez, sorumlu tutmaz
allâhu Allâh (c.c.)
bi el lagvi boş sözler ile
fî eymâni-kum yeminlerinizdeki
ve lâkin yuâhizu-kum ve lâkin, fakat sizi sorumlu tutar
bi-mâ sebebi ile, dolayısıyla
akkadtum(u) siz akit yaptınız
el eymâne yeminler
fe keffâratu-hu artık onun kefareti
it'âmu yedirme, doyurma
aşerati mesâkîne on yoksul
min evsatı vasat olarak, ortalama
mâ tut'ımûne yedirdiğiniz şeyler, yedirdikleriniz
ehlî-kum sizin ehliniz, ev halkınız
ev kisvetu-hum veya onları giydirme (onların giysileri)
ev tahrîru rakabetin veya, ya da bir köle azâdı
fe men artık kim
lem yecid bulamadı
fe sıyâmu o halde, o taktirde oruç tutsun
selâseti eyyâmin üç gün
zâlike keffâratu işte bu kefarettir (yemini bozmaya karşılıktır)
eymâni-kum sizin yeminleriniz
izâ haleftum yemin edip hilâfına (aksine) hareket ettiğiniz, yemininizi bozduğunuz zaman
ve ıhfezû ve muhafaza edin, koruyun
eymâne-kum yeminlerinizi
kezâlike işte böyle, böylece, bunun gibi
yubeyyinu allâhu Allâh (c.c.) açıklıyor
lekum size
âyâti-hi âyetlerini
lealle-kum umulur ki, böylece siz
teşkurûne şükredersiniz

Allah sizi, yeminlerinizdeki boş sözlerden dolayı sorumlu tutmaz. Fakat, akid yaptığınız yeminlerden dolayı sorumlu tutar. Artık onun kefâreti (cezası), ev halkınıza yedirdiklerinizin ortalamasından on yoksulu yedirmeniz veya onları giydirmeniz ya da bir köle azad etmenizdir. Fakat kim bunları bulamazsa, o taktirde üç gün oruç tutsun. İşte bu, yeminlerinizi bozduğunuz zaman onların (yeminlerinizin) kefâretidir. Ve yeminlerinizi koruyun (onları bozmaktan sakının). Allah, âyetlerini size işte böyle açıklıyor, umulur ki böylece siz şükredersiniz.

MÂİDE SURESİ 89. Ayeti Süleyman Ateş Meali

Allâh sizi, yeminlerinizdeki lağv(kasıtsız olarak yaptığınız yeminler)den ötürü sorumlu tutmaz. Fakat bilerek yaptığınız yeminlerden ötürü sizi sorumlu tutar. Bu(geleceğe bağlı yemini bozma)nın keffâreti: âilenize yedirdiğinizin orta derecesinden on fakiri yedir(ip doyur)mak, yahut onları giydirmek, ya da bir boyun(köley)i hürriyete kavuşturmaktır. Bunu bulamayan kimse, üç gün oruç tutsun. İşte yemin ettiğiniz zaman, yeminleriniz(i bozman)ın keffâreti budur. yeminlerinizi koruyun. Allâh, âyetlerini size böyle açıklıyor ki, şükredesiniz.

Süleyman Ateş