Medine döneminde inmiştir. 120 âyettir. Sûre, adını 112. ve 114. âyetlerde yer alan “mâide” (sofra) kelimesinden almıştır.


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَقْتُلُواْ الصَّيْدَ وَأَنتُمْ حُرُمٌ وَمَن قَتَلَهُ مِنكُم مُّتَعَمِّدًا فَجَزَاء مِّثْلُ مَا قَتَلَ مِنَ النَّعَمِ يَحْكُمُ بِهِ ذَوَا عَدْلٍ مِّنكُمْ هَدْيًا بَالِغَ الْكَعْبَةِ أَوْ كَفَّارَةٌ طَعَامُ مَسَاكِينَ أَو عَدْلُ ذَلِكَ صِيَامًا لِّيَذُوقَ وَبَالَ أَمْرِهِ عَفَا اللّهُ عَمَّا سَلَف وَمَنْ عَادَ فَيَنتَقِمُ اللّهُ مِنْهُ وَاللّهُ عَزِيزٌ ذُو انْتِقَامٍ ﴿٩٥﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

yâ eyyuhâ ellezîne âmenû lâ taktulû es sayde ve entum hurumun ve men katele-hu min-kum muteammiden fe cezâun mislu mâ katele min en neami yahkumu bi-hi zevâ adlin min-kum hedyen bâliga el ka'beti ev keffâratun taâmu mesâkîne ev adlu zâlike siyâmen li yezûka vebâle emri-hi afâ allâhu ammâ (an mâ) selefe ve men âde fe yentakimu allâhu min-hu ve allâhu azîzun zû intikâmin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
yâ eyyuhâ ey!
ellezîne âmenû âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ona ulaşmayı dileyenler
lâ taktulû es sayde av hayvanını öldürmeyin (avlanmayın)
ve entum hurumun ve siz ihramlı iken
ve men katele-hu ve kim onu öldürürse
min-kum sizden
muteammiden taammüden, kasten, bilerek
fe o zaman, o taktirde
cezâun ceza
mislu mâ katele öldürdüğü şeyin dengi, misli
min en neami hayvandan, hayvanın
yahkumu bi-hi ona hüküm verir, karar verir
zevâ adlin adâlet sahibi (iki kişi)
min-kum sizden
hedyen bâliga el ka'beti Kâ'be'ye ulaşan kurban
ev keffâratun veya kefâret olarak
taâmu mesâkîne yoksulları yedirme
ev adlu zâlike veya buna adil olan, denk olan
siyâmen oruç
li yezûka tatması için
vebâle emri-hi işinin vebâli, cezası
afâ allâhu Allâh (c.c.) affetti
ammâ (an mâ) selefe geçmişten olan şeyi, geçmişi
ve men âde ve kim dönerse
fe o zaman, o taktirde
yentakimu intikam alır
allâhu Allâh (c.c.)
min-hu ondan
ve allâhu ve Allâh (cc.)
azîzun aziz, üstün, güçlü
zû intikâmin intikam sahibi

Ey îmân edenler! Siz ihramda iken av hayvanını öldürmeyin. Ve sizden kim kasten (bilerek) onu öldürürse, o zaman kendisine öldürdüğünün dengi bir hayvanın cezası vardır ki, (bunun öldürülen hayvanın dengi olduğuna dair) içinizden, âdil iki kimse takdir edip karar verir. Kâbe'ye ulaşacak (Kâbe'ye götürülüp orada kesilecek) bir kurban veya yoksulları yedirme şeklinde bir kefâret, ya da buna denk bir oruçtur ki bu, böylece o yaptığı işin vebalini tatması içindir. Allah, geçmiştekileri (işlenen bu tür cürümleri) bağışladı. Kim dönüp de (bir daha) böyle yaparsa, o taktirde Allah ondan intikam alır. Allah Azîz'dir, intikam sahibidir.

MÂİDE SURESİ 95. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali

Ey iman edenler! İhramlı iken, av hayvanı öldürmeyin. Ve sizden kim onu bilerek öldürürse, öldürdüğüne eş değerdeki bir kurbanı, Kâbe yakınında kesilmek ve fakirlere dağıtılmak üzere Kâbe'ye ulaştırması gerekir. Bu hayvanın denkliği, iki dürüst bilirkişinin kararıyla tesbit olunur. Veya bu ceza, muhtaçları doyurmak suretiyle veya avlanan hayvanın cezasına denk olacak miktar kadar oruç tutarak ödenmelidir. Bu cezalandırma, yaptığı avlanma işinin ne derece ağır olduğunu, kişinin hissetmesi içindir. Allah, İslâm gelmezden önceki geçmiş günahları silmiştir. Ama her kim, bu suçu tekrar ederse, Allah ona cezasını gösterecektir. Zira Allah, güç ve kuvvet sahibidir, O'nun gücüne hiçbir güç erişemez, O haksızlığa uğramışların hakkını kötülerden alan güçlü bir intikam alıcıdır.

Abdullah Parlıyan