MÂİDE SURESİ 97. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Medine döneminde inmiştir. 120 âyettir. Sûre, adını 112. ve 114. âyetlerde yer alan “mâide” (sofra) kelimesinden almıştır.
جَعَلَ اللّهُ الْكَعْبَةَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ قِيَامًا لِّلنَّاسِ وَالشَّهْرَ الْحَرَامَ وَالْهَدْيَ وَالْقَلاَئِدَ ذَلِكَ لِتَعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَأَنَّ اللّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ ﴿٩٧﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ceale allâhu | Allâh (cc.) yaptı, sebep kıldı, var etti |
el ka'bete | Kâ'be |
el beyte el harâme | Beytel Haram (Kâ'be) |
kıyâmen li en nâsi | insanları (yaşamlarını) ayakta tutmak için |
ve eş şehra | ve ay |
el harâme | hürmetli, haram, yasaklı |
ve el hedye | ve kurban |
ve el kalâide | boyunları bağlı, gerdanlıklı kurbanlıklar, develer |
zâlike | işte bu |
li ta'lemû | sizin bilmeniz için |
enne allâhe | Allâh (cc.)'ın ... olduğu |
ya'lemu | bilir |
mâ fî es semâvâti | göklerdeki şeyler, göklerde olan (gökyüzünde ne varsa) |
ve mâ fî el ardı | ve yerdeki şeyler, yerlerde olan (yeryüzünde ne varsa) |
ve enne allâhe | ve Allâh (cc.)'ın ... olduğu |
bi kulli şey'in | herşeyi |
alîmûn | en iyi bilen |
Allah, Beyt-i Haram olan Kâbe’yi, Haram ayını, hac kurbanını ve gerdanlıklı (boynuna kurban nişanesi asılı) kurbanlıkları, insanların yaşamlarını ayakta tutmak için yaptı (sebep kıldı). İşte bu, “Allah’ın, göklerde ve yerlerde olanı bildiğini ve Allah’ın herşeyi en iyi bilen olduğunu” bilmeniz içindir.
MÂİDE SURESİ 97. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Allah Kâbe’yi, o hürmete layık mâbedi, insanların din ve dünya hayatları için bir nizam vesilesi kılmıştır; o haram ay’ı da, Kâbe’ye gönderilen gerdanlıksız veya gerdanlıklı kurbanlıkları da... Bütün bunlar, Allah’ın göklerde olanı da, yerde olanı da bildiğini ve gerçekten Allah’ın her şeyi bildiğini sizin de bilip anlamanız içindir.
Suat Yıldırım