MUCÂDELE SURESİ 22. Ayeti Muhammed Esed Meali
Medine döneminde inmiştir. 22 âyettir. Sûre, adını ilk âyette sözü edilen olaydan almıştır. “Mücâdele”, münakaşa etmek, tartışmak demektir.
لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءهُمْ أَوْ أَبْنَاءهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ أُوْلَئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ وَأَيَّدَهُم بِرُوحٍ مِّنْهُ وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ أُوْلَئِكَ حِزْبُ اللَّهِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْمُفْلِحُونَ ﴿٢٢﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
lâ tecidu | bulamazsın |
kavmen | kavmi |
yu'minûne | îmân ederler |
bi allâhi | Allah'a |
ve el yevmi el âhiri | ve ahiret gününe (ölmeden evvel Allah'a ulaşmaya) |
yuvâddûne | muhabbet duyar, dostluk kurar |
men | kimse |
hâdde | haddi aştı, karşı geldi |
allâhe | Allah |
ve resûle-hu | ve onun resûlü |
ve lev | ve eğer, ... olsa, olsa bile |
kânû | oldular |
âbâe-hum | onların babaları |
ev | veya |
ebnâe-hum | onların oğulları |
ev | veya |
ihvâne-hum | onların kardeşleri |
ev | veya |
aşîrate-hum | onların aşiretten |
ulâike | işte onlar |
ketebe | yazdı |
fî kulûbi-him(u) | onların kalplerinin içine |
el îmâne | îmân |
ve eyyede-hum | ve onları destekledi |
bi rûhin | ruh ile |
min-hu | ondan, kendinden |
ve yudhilu-hum | ve onları dahil eder, dahil edecek |
cennâtin | cennetler |
tecrî | akar |
min tahti-hâ | onun altından |
el enhâru | nehirler |
hâlidîne | kalacak olanlar |
fî-hâ | orada |
radiye | razı oldu |
allâhu | Allah |
an-hum | onlardan |
ve radû | ve razı oldular |
an-hu | ondan |
ulâike | işte onlar |
hizbu allâhi | Allah'ın taraftarları |
e lâ | değil mi? |
inne | muhakkak, gerçekten |
hizbe allâhi | Allah'ın taraftarları |
hum el muflihûne | onlar felâha erenler, kurtuluşa erenler |
Allah’a ve ahiret gününe (ölmeden önce Allah’a ulaşmaya) îmân eden bir kavmi, Allah’a ve O’nun Resûl’üne karşı gelenlere muhabbet duyar bulamazsın. Ve onların babaları, oğulları, kardeşleri veya kendi aşiretleri olsa bile. İşte onlar ki, (Allah) onların kalplerinin içine îmânı yazdı. Ve onları, Kendinden bir ruh ile destekledi (orada eğitilmiş olan, devrin imamının ruhu onların başlarının üzerine yerleşir). Ve onları, altından nehirler akan cennetlere dahil edecek. Onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır. Allah, onlardan razı oldu. Ve onlar da O’ndan (Allah’tan) razı oldular. İşte onlar, Allah’ın taraftarlarıdır. Gerçekten Allah’ın taraftarları, onlar, felâha erenler değil mi?
MUCÂDELE SURESİ 22. Ayeti Muhammed Esed Meali
Allah'a ve Ahiret Günü'ne (gerçekten) inanan, ama (aynı zamanda) -babaları, oğulları, kardeşleri yahut (öteki) akrabaları bile olsa- Allah'a ve Elçisi'ne karşı çıkanları seven bir toplum göremezsin. (Gerçek müminlere gelince,) Allah'ın kalplerine imanı nakşettiği ve ilhamı ile güçlendirdiği kimseler onlardır ve (zamanı gelince) onları içlerinden ırmaklar akan bahçelerde barındıracaktır. Allah onlardan hoşnuttur ve onlar da Allah'tan. İşte onlar Allah'tan yana olanlardır. İşte onlar, Allah'tan yana olanlar, mutluluğa ulaşacaklardır!
Muhammed Esed