MUCÂDELE SURESİ 4. Ayeti Ali Ünal Meali
Medine döneminde inmiştir. 22 âyettir. Sûre, adını ilk âyette sözü edilen olaydan almıştır. “Mücâdele”, münakaşa etmek, tartışmak demektir.
فَمَن لَّمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ مِن قَبْلِ أَن يَتَمَاسَّا فَمَن لَّمْ يَسْتَطِعْ فَإِطْعَامُ سِتِّينَ مِسْكِينًا ذَلِكَ لِتُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ أَلِيمٌ ﴿٤﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
fe | artık, fakat |
men | kim |
lem yecid | bulamaz |
fe sıyâmu | o zaman, o taktirde oruç tutsun |
şehreyni | 2 ay |
mutetâbiayni | ardarda, devamlı |
min kabli | öncesinden, daha önce |
en yetemâssâ | temas etmek, temas etmesi |
fe | artık, fakat |
men | kim |
lem yestetı' | gücü yetmez, yapamaz |
fe | o halde, o zaman |
it'âmu | doyursun |
sittîne | altmış |
miskînen | miskin, yoksul, fakir (çalışmaktan aciz, yaşlı kimse) |
zâlike | işte bu |
li | için |
tu'minû | îmân ediyorsunuz |
bi allâhi | Allah'a |
ve resûli-hi | ve onun resûlüne |
ve tilke | ve işte bu |
hudûdu | hudut(lar), sınır(lar) |
allâhi | Allah |
ve li el kâfirîne | ve kâfirler için vardır |
azâbun | azap |
elîmun | elîm, acıklı |
Artık kim (azad edecek köle veya cariye) bulamazsa, o taktirde (eşlerine) temas etmeden önce iki ay devamlı (ardarda) oruç tutsun. Fakat kimin (oruca) gücü yetmezse, o zaman altmış miskini (çalışmaktan aciz, yaşlı kimseyi) doyursun. İşte bu, Allah’a ve O’nun Resûl’üne îmân ettiğiniz içindir. Ve bu, Allah’ın hudududur ve kâfirler için elîm azap vardır.
MUCÂDELE SURESİ 4. Ayeti Ali Ünal Meali
Buna imkân bulamayan kimse, hanımlarıyla temasta bulunmadan önce, hiç ara vermeden iki ay oruç tutmalıdır. Buna gücü yetmeyenin yapması gereken ise, altmış yoksulu (günde iki öğün üzerinden) doyurmaktır. Böyle yapın ki, (her hükmünün doğru olduğu konusunda) Allah’a ve (size yaptığı her tebliğde sadık olduğu hususunda) Rasûlü’ne tam inanıp itimat etmiş olasınız. Bunlar, Allah’ın koymuş bulunduğu sınırlardır. (Bu sınırları tanımayan, kabul etmeyen) kâfirler için ise pek acı bir azap vardır.
Ali Ünal