Medine döneminde inmiştir. 38 âyettir. Sûre, adını Peygamber Efendimizin, ikinci âyette geçen adından almıştır. Sûre, ayrıca yirminci âyette geçen “el-Kıtâl” kelimesinden dolayı “Kıtâl sûresi”, diye de anılmaktadır.


فَإِذا لَقِيتُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا فَضَرْبَ الرِّقَابِ حَتَّى إِذَا أَثْخَنتُمُوهُمْ فَشُدُّوا الْوَثَاقَ فَإِمَّا مَنًّا بَعْدُ وَإِمَّا فِدَاء حَتَّى تَضَعَ الْحَرْبُ أَوْزَارَهَا ذَلِكَ وَلَوْ يَشَاء اللَّهُ لَانتَصَرَ مِنْهُمْ وَلَكِن لِّيَبْلُوَ بَعْضَكُم بِبَعْضٍ وَالَّذِينَ قُتِلُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَلَن يُضِلَّ أَعْمَالَهُمْ ﴿٤﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

fe izâ lekîtum ellezîne keferû fe darbe er rikâbi hattâ izâ eshantumû-hum fe şuddû el vesâka fe immâ mennen ba'du ve immâ fidâen hattâ tedaa el harbu evzâra-hâ zalike ve lev yeşâullâhu (yeşâu allâhu) lentasara (le intasara) min-hum ve lâkin li yebluve ba'da-kum bi ba'din vellezîne (ve ellezîne) kutilû fî sebîli allâhi fe len yudille a'mâle-hum
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
fe izâ artık, bundan sonra ... olunca
lekîtum karşılaştınız
ellezîne keferû inkâr edenler
fe darbe o zaman, derhal, hemen vurun
er rikâbi boyunlar
hattâ izâ ... oluncaya kadar
eshantumû-hum onları güçsüz, zayıf bıraktınız
fe şuddû o zaman kuvvetli tutun, bağlayın
el vesâka bağlar
fe bundan sonra, artık, nihayet
immâ amma, ya veya, ister öyle ister böyle
mennen nimetlendirerek, lütfederek, lütuf olarak (bedelsiz)
ba'du sonra
ve immâ ve amma, ya veya, ister öyle ister böyle
fidâen fidye alarak (bedel karşılığı)
hattâ tedaa bırakana kadar
el harbu harp, savaş
evzâra-hâ onun ağırlıkları (silâhlar, savaş levazımatları)
zalike işte bu, bu
ve lev ve eğer, şâyet
yeşâullâhu (yeşâu allâhu) Allah diler
lentasara (le intasara) elbette intikam alırdı
min-hum onlardan
ve lâkin ve lâkin, fakat
li yebluve imtihan etmek için
ba'da-kum sizin bir kısmınız
bi ba'din bir kısmınız ile
vellezîne (ve ellezîne) ve onlar
kutilû öldürüldüler
fî sebîli allâhi Allah'ın yolunda
fe len yudille o taktirde, o zaman boşa çıkarılmaz
a'mâle-hum onların amelleri

Artık kâfirlerle karşılaştığınız zaman onları güçsüz (zayıf) bırakıncaya kadar boyunlarını vurun. Bağlarını kuvvetlendirin (esirleri sıkıca bağlayın). Nihayet savaşı, onun ağırlıklarını (silâhlarını ve savaş levazımatını) bırakınca da onları, ister lütuf olarak (bedelsiz) veya fidye alarak (bedel karşılığı) (bırakın). İşte böyle. Ve eğer Allah dileseydi, elbette onlardan intikam alırdı. Ve lâkin (bu) sizin bir kısmınızı, diğer bir kısımla imtihan etmek içindir. Ve onlar ki Allah yolunda öldürülenlerdir, o taktirde onların amelleri boşa çıkarılmaz.

MUHAMMED SURESİ 4. Ayeti Diyanet İşleri (eski) Meali

Savaşta inkar edenlerle karşılaştığınızda boyunlarını vurun; sonunda onlara üstün geldiğinizde onları esir alın; savaş sona erince onları ya karşılıksız, ya da fidye ile salıverin; Allah dilemiş olsaydı, onlardan başka türlü öç alabilirdi, bunun böyle olması, kiminizi kiminizle denemek içindir. Allah, kendi yolunda öldürülenlerin işlerini boşa çıkarmaz.

Diyanet İşleri (eski)