MU'MİN SURESİ 40. Ayeti Seyyid Kutub Meali
56 ve 57. âyetler hariç Mekke döneminde inmiştir. 85 âyettir. Sûre, adını 28. âyette geçen “mü’min” kelimesinden almıştır.. Ayrıca sûre, Allah’ın sıfatlarından biri olan ve 3. âyette geçen “ğâfir” kelimesinden dolayı “Ğâfîr sûresi” diye de anılmaktadır. “Ğâfir”, bağışlayan demektir.
مَنْ عَمِلَ سَيِّئَةً فَلَا يُجْزَى إِلَّا مِثْلَهَا وَمَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَأُوْلَئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ يُرْزَقُونَ فِيهَا بِغَيْرِ حِسَابٍ ﴿٤٠﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
men
amile
seyyieten
fe
lâ yuczâ
illâ
misle-hâ
ve
men amile
sâlihan
min
zekerin
ev
unsâ
ve huve
mu'minun
fe ulâike
yedhulûne
el cennete
yurzekûne
fîhâ
bi gayri
hisâbin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
men | kim |
amile | yaptı, işledi |
seyyieten | seyyie, günah, kötülük |
fe | böylece, artık, ... ise |
lâ yuczâ | cezalandırılmaz |
illâ | ancak, sadece, ...'den başka |
misle-hâ | onun misli, onun kadar |
ve | ve |
men amile | kim yapar, kim işler |
sâlihan | nefsi ıslâh edici ameller, nefs tezkiyesi |
min | ...'den |
zekerin | erkek |
ev | ya da |
unsâ | kadın |
ve huve | ve o (onlar) |
mu'minun | mü'minler |
fe ulâike | ve olsa, ... ise işte onlar |
yedhulûne | girerler, konulurlar |
el cennete | cennet |
yurzekûne | rızıklandırılırlar |
fîhâ | orada |
bi gayri | olmaksızın |
hisâbin | hesap |
Kim seyyiat (şer, derecat düşürücü ameller) işlerse mislinden daha fazla cezalandırılmaz. Kadınlardan veya erkeklerden kim amilüssalihat (nefsi ıslâh edici ameller, nefs tezkiyesi) yaparsa işte onlar, (îmânı artan) mü’minlerdir. Onlar, cennete konulacak ve hesapsız rızıklandırılacaktır.
MU'MİN SURESİ 40. Ayeti Seyyid Kutub Meali
Kim bir kötülük işlerse onun kadar ceza görür. Kadın veya erkek, kim, inanarak yararlı iş yaparsa, cennete girerler ve orada kendilerine hesapsız rızıklar verilir.
Seyyid Kutub