MU'MİNÛN SURESİ 107. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 118 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “el-Mü’minûn” kelimesinden almıştır. “el-Mü’minûn”, mü’minler demektir.
رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْهَا فَإِنْ عُدْنَا فَإِنَّا ظَالِمُونَ ﴿١٠٧﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
rabbe-nâ
ahric-nâ
min-hâ
fe
in
udnâ
fe
innâ
zâlimûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
rabbe-nâ | Rabbimiz |
ahric-nâ | bizi çıkar |
min-hâ | ondan, oradan |
fe | artık, böylece, bundan sonra |
in | eğer |
udnâ | biz döndük |
fe | böylece, o zaman |
innâ | muhakkak ki biz, mutlaka biz |
zâlimûne | zalimler |
Rabbimiz, bizi oradan (cehennemden) çıkar. Bundan sonra dönersek; o zaman biz, mutlaka zalimler oluruz.
MU'MİNÛN SURESİ 107. Ayeti Suat Yıldırım Meali
(106-107) "Ey Ulu Rabbimiz", derler, "azgınlığımız, kötü talihimiz ağır bastı, biz de yoldan sapan kimseler olduk bir kere. Ama ne olur ey Ulu Rabbimiz, kurtar bizi bu ateşten, eğer bir daha o kötülükleri yaparsak işte o zaman, kendimize iyice yazık eder, zalimin teki oluruz!"
Suat Yıldırım