MU'MİNÛN SURESİ 44. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Mekke döneminde inmiştir. 118 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “el-Mü’minûn” kelimesinden almıştır. “el-Mü’minûn”, mü’minler demektir.
ثُمَّ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا تَتْرَا كُلَّ مَا جَاء أُمَّةً رَّسُولُهَا كَذَّبُوهُ فَأَتْبَعْنَا بَعْضَهُم بَعْضًا وَجَعَلْنَاهُمْ أَحَادِيثَ فَبُعْدًا لِّقَوْمٍ لَّا يُؤْمِنُونَ ﴿٤٤﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
summe
ersel-nâ
rusule-nâ
tetrâ
kullemâ
câe
ummeten
resûlu-hâ
kezzebû-hu
fe
etbâ'nâ
ba'dahum ba'dan
ve cealnâ-hum
ehâdîse
fe
bu'den
li kavmin
lâ yu'minûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
summe | sonra |
ersel-nâ | biz gönderdik |
rusule-nâ | resûllerimiz |
tetrâ | birbirinin arkasından, ardından, ardarda, arası kesilmeksizin |
kullemâ | her defasında |
câe | geldi |
ummeten | ümmet |
resûlu-hâ | onun (kendi) resûlü |
kezzebû-hu | onu yalanladılar |
fe | artık, böylece, bundan sonra |
etbâ'nâ | biz tâbî kıldık, takip ettirdik |
ba'dahum ba'dan | onların bir kısmını bir kısmına, birbirine |
ve cealnâ-hum | ve onları kıldık |
ehâdîse | efsane, nakledilen olaylar |
fe | artık, böylece |
bu'den | uzak olsun |
li kavmin | kavim için, kavim |
lâ yu'minûne | mü'min olmazlar |
Sonra Biz, resûllerimizi ardarda (arası kesilmeksizin) gönderdik. Her ümmete resûlü geldiği zaman, her defasında onu yalanladılar. Biz de onları birbiri arkasından (helâk ettik). Ve onları efsane kıldık. Artık mü’min olmayan kavim (Allah’ın rahmetinden) uzak olsun.
MU'MİNÛN SURESİ 44. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Sonra birbirini müteakip peygamberlerimizi gönderdik. Her ne zaman bir ümmete peygamberi geldi ise, onu tekzîp ettiler. Artık Biz de onların bazılarını bazılarına (helâk suretiyle) tâbi kıldık ve onları birer acaip hadise kılmış olduk, artık imân etmezler olan bir kavim için uzaklık olsun.
Ömer Nasuhi Bilmen