MUNÂFİKÛN SURESİ 4. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Medine döneminde inmiştir. 11 âyettir. Sûre, münafıkların genel karakter ve özelliklerinden bahsettiği için bu adı almıştır.
وَإِذَا رَأَيْتَهُمْ تُعْجِبُكَ أَجْسَامُهُمْ وَإِن يَقُولُوا تَسْمَعْ لِقَوْلِهِمْ كَأَنَّهُمْ خُشُبٌ مُّسَنَّدَةٌ يَحْسَبُونَ كُلَّ صَيْحَةٍ عَلَيْهِمْ هُمُ الْعَدُوُّ فَاحْذَرْهُمْ قَاتَلَهُمُ اللَّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ ﴿٤﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve izâ | ve ... olduğu zaman |
raeyte-hum | onları gördün |
tu'cibu-ke | seni hayran bırakır, senin hoşuna gider, beğenirsin |
ecsâmu-hum | onların cisimleri, bedenleri, vücut yapıları |
ve in | ve eğer, ise |
yekûlû | söylerler, konuşurlar |
tesma' | dinlersin |
li kavli-him | onların sözlerini |
keenne-hum | sanki onlar ... gibi |
huşubun | kütükler |
musennedetun | bir tarafa dayalı, yaslanmış |
yahsebûne | zannederler |
kulle | her zaman, her seferinde |
sayhatin | sayha, yüksek ses, gürültü |
aleyhim | onlara, üzerlerine, aleyhlerine |
hum | onlar |
el aduvvu | düşman |
fe ahzer-hum | artık onlardan sakının |
kâtele-hum | onları öldürsün, helâk etsin, kahretsin |
allâhu | Allah |
ennâ | nasıl |
yu'fekûne | çevriliyorlar, döndürülüyorlar |
Onları gördüğün zaman onların cesameti (görünüşleri) seni hayran bırakır. Ve eğer konuşurlarsa, onların sözlerini dinlersin, onlar sanki duvara dayalı kütükler gibidirler. Her sayhayı (gürültüyü) kendi üzerlerine (aleyhlerine) sanırlar. Onlar düşmandırlar. Artık onlardan hazer et (sakın), Allah onları helâk etsin (kahretsin), nasıl da döndürülüyorlar.
MUNÂFİKÛN SURESİ 4. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Ve onları gördüğün vakit onların cisimleri seni taaccübe düşürür ve söyleyecek olurlarsa onların lâkırdılarını dinlersin, onlar sanki dayatılmış odunlardır. Onlar her gürültüyü kendi aleyhlerinde zannederler. Düşman olan onlardır, artık onlardan sakın. Allah, onları helâk etsin, nasıl oluyor da (Hak'tan) çevriliyorlar?
Ömer Nasuhi Bilmen