MUNÂFİKÛN SURESİ 8. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Medine döneminde inmiştir. 11 âyettir. Sûre, münafıkların genel karakter ve özelliklerinden bahsettiği için bu adı almıştır.
يَقُولُونَ لَئِن رَّجَعْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ لَيُخْرِجَنَّ الْأَعَزُّ مِنْهَا الْأَذَلَّ وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَعْلَمُونَ ﴿٨﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
yekûlûne
le
in raca'nâ
ilâ el medîneti
le
yuhricenne
el eazzu
min-hâ
el ezelle
ve li allâhi
el izzetu
ve li resûli-hî
ve li el mu'minîne
ve lâkinne
el munâfikîne
lâ ya'lemûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
yekûlûne | derler, diyorlar |
le | mutlaka, elbette |
in raca'nâ | eğer biz dönersek |
ilâ el medîneti | medineye, şehre |
le | mutlaka, elbette |
yuhricenne | mutlaka çıkarır |
el eazzu | daha azîz, daha güçlü olan |
min-hâ | ondan, oradan |
el ezelle | daha zelil, daha güçsüz olan |
ve li allâhi | ve Allah'ın |
el izzetu | izzet, güç |
ve li resûli-hî | ve onun resûlünün |
ve li el mu'minîne | ve mü'minlerin |
ve lâkinne | ve lâkin, ancak |
el munâfikîne | münafıklar, nifak çıkaranlar |
lâ ya'lemûne | bilmiyorlar |
“Eğer biz şehre dönersek, mutlaka daha azîz (güçlü) olan, daha zelil (güçsüz, zayıf) olanı, oradan (şehirden) çıkarır.” diyorlar. İzzet Allah’ın ve O’nun Resûl’ünün ve mü’minlerindir. Ve lâkin münafıklar bilmiyorlar.
MUNÂFİKÛN SURESİ 8. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Hem derler ki: "Medineye bir dönelim; göreceksiniz aziz olan, zelil olanı oradan dışarı atacaktır." Heyhat! İzzet, Allah’ın, Resulünün ve müminlerindir. Ne var ki münafıklar bunu bilmezler.
Suat Yıldırım