Mekke döneminde inmiştir. 128 âyettir. Sûre, adını 68. âyette geçen “en-Nahl” kelimesinden almıştır. “en-Nahl” bal arısı demektir.


الَّذِينَ تَتَوَفَّاهُمُ الْمَلائِكَةُ ظَالِمِي أَنفُسِهِمْ فَأَلْقَوُاْ السَّلَمَ مَا كُنَّا نَعْمَلُ مِن سُوءٍ بَلَى إِنَّ اللّهَ عَلِيمٌ بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٢٨﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ellezîne teteveffâ-hum el melâiketu zâlimî enfusi-him fe elkavû es seleme mâ kunnâ na'melu min sûin belâ innâllahe (inne allâhe) alîmun bi-mâ kuntum ta'melûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ellezîne o kimseler, onlar
teteveffâ-hum onları vefat ettirir
el melâiketu melekler
zâlimî zalim olanlar, zulmedenler
enfusi-him onların nefsleri
fe o zaman
elkavû (attılar) cevap verdiler
es seleme teslim olmak
mâ kunnâ biz olmadık
na'melu yapıyoruz (yaparız), amel ederiz
min sûin (kötülüklerden) bir kötülük
belâ hayır
innâllahe (inne allâhe) muhakkak ki Allah
alîmun en iyi bilen
bi-mâ şeyleri
kuntum siz oldunuz
ta'melûne yapıyorsunuz

Melekler, nefslerine zulmedenleri vefat ettirecekleri zaman onlar teslim olurken: “Biz, bir kötülük yapmadık.” dediler. Hayır, muhakkak ki Allah, yapmış olduğunuz kötü amelleri en iyi bilendir.

NAHL SURESİ 28. Ayeti Suat Yıldırım Meali

(28-29) Kendi öz canlarına zulmederlerken meleklerin canlarını aldıkları kimseler azabı görünce; "Biz, bir kötülük olsun diye yapmıyorduk!" diye başlarını öne eğerler. Kendilerine iman ilmi nasib edilmiş olanlar da; "Hayır, hayır! Allah yaptığınız işi ne maksatla yaptığınızı pek iyi biliyor! O halde girin bakalım içinde ebediyyen kalmak üzere cehennemin kapılarından! Ne fena bir yerdir o kibirlilerin yeri!" derler.

Suat Yıldırım