Mekke döneminde inmiştir. 128 âyettir. Sûre, adını 68. âyette geçen “en-Nahl” kelimesinden almıştır. “en-Nahl” bal arısı demektir.


فَادْخُلُواْ أَبْوَابَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا فَلَبِئْسَ مَثْوَى الْمُتَكَبِّرِينَ ﴿٢٩﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

fedhulû (fe udhulû) ebvâbe cehenneme hâlidîne fî-hâ fe lebi'se mesvâ el mutekebbirîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
fedhulû (fe udhulû) haydi, artık girin
ebvâbe kapılar
cehenneme cehennem
hâlidîne ebedî olanlar, ebediyyen kalanlar
fî-hâ orada
fe lebi'se artık, işte ne kötü
mesvâ yerleşme (ikamet) yeri, kalınan yer
el mutekebbirîne kibirlenenler, büyüklük taslayanlar

Haydi, orada ebediyyen kalmak üzere cehennemin kapılarından girin. Kibirlenenlerin (büyüklük taslayanların) kaldığı yer ne kötüdür.

NAHL SURESİ 29. Ayeti Suat Yıldırım Meali

(28-29) Kendi öz canlarına zulmederlerken meleklerin canlarını aldıkları kimseler azabı görünce; "Biz, bir kötülük olsun diye yapmıyorduk!" diye başlarını öne eğerler. Kendilerine iman ilmi nasib edilmiş olanlar da; "Hayır, hayır! Allah yaptığınız işi ne maksatla yaptığınızı pek iyi biliyor! O halde girin bakalım içinde ebediyyen kalmak üzere cehennemin kapılarından! Ne fena bir yerdir o kibirlilerin yeri!" derler.

Suat Yıldırım