Mekke döneminde inmiştir. 128 âyettir. Sûre, adını 68. âyette geçen “en-Nahl” kelimesinden almıştır. “en-Nahl” bal arısı demektir.


وَقَالَ الَّذِينَ أَشْرَكُواْ لَوْ شَاء اللّهُ مَا عَبَدْنَا مِن دُونِهِ مِن شَيْءٍ نَّحْنُ وَلا آبَاؤُنَا وَلاَ حَرَّمْنَا مِن دُونِهِ مِن شَيْءٍ كَذَلِكَ فَعَلَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ فَهَلْ عَلَى الرُّسُلِ إِلاَّ الْبَلاغُ الْمُبِينُ ﴿٣٥﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve kâle ellezîne eşrakû lev şâallâhu (lev şâe allâhu) mâ abed-nâ min dûni-hi min şey'in nahnu ve lâ âbâu-nâ ve lâ harramnâ min dûni-hi min şey'in kezâlike feale alâ ellezîne min kabli-him fe hel alâr rusuli (alâ er rusuli) illâl belâgul mubînu
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve kâle ve dedi (dediler)
ellezîne eşrakû şirk koşan kimseler
lev şâallâhu (lev şâe allâhu) eğer Allah dileseydi
mâ abed-nâ biz kul olmazdık
min dûni-hi ondan başka
min şey'in bir şey(den)
nahnu biz
ve lâ ve olmaz, yapmaz
âbâu-nâ atalarımız, babalarımız
ve lâ harramnâ ve biz haram kılmayız
min dûni-hi ondan başka
min şey'in bir şey(den)
kezâlike işte böyle, bunun gibi, böyle
feale yaptı
alâ ellezîne o kimseler
min kabli-him onlardan önce
fe artık
hel (var) mı
alâr rusuli (alâ er rusuli) resûllerin üzerinde (sorumluluğunda)
illâl belâgul mubînu apaçık tebliğden başka

Şirk koşanlar: “Eğer Allah dileseydi, biz O’ndan başka bir şeye kul olmazdık. Ve babalarımız da (kul) olmazdı. Ve O’ndan (O’nun emrinden) başka bir şeyi haram kılmazdık.” dediler. Onlardan öncekiler de böyle yaptı. Artık resûllerin üzerinde apaçık tebliğden başka (bir sorumluluk) var mı?

NAHL SURESİ 35. Ayeti Ahmet Tekin Meali

İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşanlar:
'Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olsaydı, biz de, babalarımız da onun dışında, kulları durumundakilerden hiçbir şeye tapmazdık. Onun emri olmadan hiçbir şeyi de haram kılmazdık' dediler. Onlardan öncekiler de böyle sözler söyleyerek bildiklerini okumuşlardı. Rasullere apaçık tebliğden başka bir sorumluluk mu var?

Ahmet Tekin