Mekke döneminde inmiştir. 128 âyettir. Sûre, adını 68. âyette geçen “en-Nahl” kelimesinden almıştır. “en-Nahl” bal arısı demektir.


وَلَقَدْ بَعَثْنَا فِي كُلِّ أُمَّةٍ رَّسُولاً أَنِ اعْبُدُواْ اللّهَ وَاجْتَنِبُواْ الطَّاغُوتَ فَمِنْهُم مَّنْ هَدَى اللّهُ وَمِنْهُم مَّنْ حَقَّتْ عَلَيْهِ الضَّلالَةُ فَسِيرُواْ فِي الأَرْضِ فَانظُرُواْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ ﴿٣٦﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve lekad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni'budûllâhe (en i'budû allâhe) vectenibû (ve ictenibû) et tâgûte fe min-hum men hedallâhu (hedâ allâhu) ve min-hum men hakkat aleyhi ed dalâletu fe sîrû fî el ardı fanzurû (fe unzurû) keyfe kâne âkıbetu el mukezzibîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve lekad ve andolsun
beasnâ biz beas ettik, hayata getirdik
fî kulli ummetin bütün ümmetlerin içinde
resûlen bir resûl
eni'budûllâhe (en i'budû allâhe) Allah'a kul olmak
vectenibû (ve ictenibû) ve içtinap edin, sakının
et tâgûte tagut, şeytan (insan ve cin şeytanlar)
fe min-hum artık onlardan
men kim, kimi
hedallâhu (hedâ allâhu) Allah hidayete erdirdi
ve min-hum ve onlardan
men kim, kimi
hakkat hak oldu, gerçekleşti
aleyhi onların üzerine
ed dalâletu dalâlet
fe sîrû artık dolaşın, gezin
fî el ardı yeryüzünde
fanzurû (fe unzurû) böylece bakın
keyfe nasıl
kâne oldu
âkıbetu akibet, son
el mukezzibîne yalanlayanlar, tekzib edenler

Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kıldık). (Allah’a ulaşmayı dileyerek) Allah’a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kısmını (Resûlün daveti üzerine Allah’a ulaşmayı dileyenleri), Allah hidayete erdirdi ve bir kısmının (dilemeyenlerin) üzerine dalâlet hak oldu. Artık yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın (görün).

NAHL SURESİ 36. Ayeti Ali Fikri Yavuz Meali

Celâlim hakakı için, biz, her ümmete; “-Allah’a ibadet edin ve putlara tapmaktan sakının.” diye bir Peygamber gönderdik. Sonra içlerinden bir kısmına Allah hidayet etti, bir kısmının da üzerine sapıklık vacip oldu. Şimdi yeryüzünde bir gezip dolaşın da, bakın ki, Peygamberleri tekzîp edenlerin sonun ne olmuştur?

Ali Fikri Yavuz