Mekke döneminde inmiştir. 128 âyettir. Sûre, adını 68. âyette geçen “en-Nahl” kelimesinden almıştır. “en-Nahl” bal arısı demektir.


وَيَجْعَلُونَ لِلّهِ مَا يَكْرَهُونَ وَتَصِفُ أَلْسِنَتُهُمُ الْكَذِبَ أَنَّ لَهُمُ الْحُسْنَى لاَ جَرَمَ أَنَّ لَهُمُ الْنَّارَ وَأَنَّهُم مُّفْرَطُونَ ﴿٦٢﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve yec'alûne lillâhi (li allâhi) mâ yekrahûne ve tesıfu
(vasafe)
elsinetu-hum el kezibe enne lehum el husnâ lâ cereme enne lehum en nâre ve enne-hum mufratûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve yec'alûne ve kılarlar (kılıyorlar), isnad ederler (ediyorlar)
lillâhi (li allâhi) Allah'a ait
mâ yekrahûne beğenmedikleri, hoşlanmadıkları, kerih gördükleri şey(ler)
ve tesıfu
(vasafe)
ve vasıflandırır, söyler
: (vasıflandırdı, niteledi)
elsinetu-hum onların dilleri
el kezibe yalan
enne olduğu
lehum el husnâ en güzeli onların, onlara ait
lâ cereme şüphesiz, şüphe yok
enne olduğu
lehum en nâre ateş onlar içindir, onlarındır
ve enne-hum ve muhakkak onlar
mufratûne ifratta olanlar, aşırı davrananlar

Ve onlar, kerih gördükleri (beğenmedikleri) şeyleri (kızları) Allah’a isnat ederler (has kılarlar). Ve onların dilleri, en güzelin “onlara ait olduğu” yalanını söyler. Ateşin (cehennemin), onların olduğuna şüphe yok. Ve muhakkak ki onlar, ifratta olanlardır (aşırı davrananlardır).

NAHL SURESİ 62. Ayeti Muhammed Esed Meali

Ve bir de, hoşlanmadıkları şeyi (önce) Allah'a yakıştırırlar; sonra da kalkıp bunu dile getirirken, sanki en güzel, en erdemli olan neyse onu hak etmişler gibi, gerçek dışı, yalan açıklamalarda bulunurlar. Aslında, onlar sadece ateşi hak etmektedirler ve şüphesiz kendileri (Allah'ın rahmetinden) uzak tutulacaklar!

Muhammed Esed