NAHL SURESİ 71. Ayeti Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Mekke döneminde inmiştir. 128 âyettir. Sûre, adını 68. âyette geçen “en-Nahl” kelimesinden almıştır. “en-Nahl” bal arısı demektir.
وَاللّهُ فَضَّلَ بَعْضَكُمْ عَلَى بَعْضٍ فِي الْرِّزْقِ فَمَا الَّذِينَ فُضِّلُواْ بِرَآدِّي رِزْقِهِمْ عَلَى مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَهُمْ فِيهِ سَوَاء أَفَبِنِعْمَةِ اللّهِ يَجْحَدُونَ ﴿٧١﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
vallâhu (ve allâhu)
faddale
ba'da-kum
alâ ba'dın
fî er rızkı
femâllezîne (fe mâ ellezîne)
fuddılû
bi râddî
rızkı-him
alâ mâ meleket eymâne-hum
(meleke) eymâne-hum fe hum fî-hi sevâun e fe bi ni'meti allâhi yechadûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
(meleke) eymâne-hum fe hum fî-hi sevâun e fe bi ni'meti allâhi yechadûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
vallâhu (ve allâhu) | ve Allah |
faddale | üstün kıldı |
ba'da-kum | sizin bir kısmınız |
alâ ba'dın | bir kısmı üzerine |
fî er rızkı | rızıkta, rızık konusunda |
femâllezîne (fe mâ ellezîne) | o kimseler değiller |
fuddılû | üstün kılındılar |
bi râddî | verme (iade etme) hususunda |
rızkı-him | onların rızıklarını |
alâ mâ meleket eymâne-hum
(meleke) |
onların ellerinin altında olanlara
: (sahip oldu) |
eymâne-hum | onların elleri |
fe hum | oysa, halbuki onlar |
fî-hi | onda, o konuda (bu konuda) |
sevâun | eşittir, birdir |
e fe bi ni'meti allâhi | artık, Allah'ın ni'metini mi |
yechadûne | bilerek inkâr ediyorlar |
Üstün kılınan kimseler, ellerinin altında bulunanlara rızıklarını veren (verici) değiller (çünkü rızkı veren sadece Allah’tır). Oysa onlar, rızıkları konusunda eşittirler. Onlar, Allah’ın ni’metini bilerek mi inkâr ediyorlar?
NAHL SURESİ 71. Ayeti Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Ve Allah, rızık bakımından bir kısmınızı, bir kısmınızdan üstün etmiştir. Geçimi üstün olanlar, rızıklarını, elleri altında bulunanlara verip onları da geçim bakımından kendilerine eşit etmezler, Allah'ın nîmetini bile bile inkâr mı ederler?
Abdulbaki Gölpınarlı