NAHL SURESİ 76. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 128 âyettir. Sûre, adını 68. âyette geçen “en-Nahl” kelimesinden almıştır. “en-Nahl” bal arısı demektir.
وَضَرَبَ اللّهُ مَثَلاً رَّجُلَيْنِ أَحَدُهُمَا أَبْكَمُ لاَ يَقْدِرُ عَلَىَ شَيْءٍ وَهُوَ كَلٌّ عَلَى مَوْلاهُ أَيْنَمَا يُوَجِّههُّ لاَ يَأْتِ بِخَيْرٍ هَلْ يَسْتَوِي هُوَ وَمَن يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَهُوَ عَلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ ﴿٧٦﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve darabe allâhu | ve Allah (misal) verdi |
meselen | bir misal, bir örnek |
raculeyni | iki kişi, iki adam |
ehadu-humâ | ikisinden biri |
ebkemu | dilsiz |
lâ yakdiru | gücü yetmez, muktedir değil |
alâ şey'in | bir şeye |
ve huve | ve o |
kellun | başkasına yük olan, geçimi başkasına ait olan |
alâ mevlâ-hu | mevlâsına (efendisine) |
eynemâ | her nereye, nereye |
yuveccih-hu | onu yönlendirir, gönderir |
lâ ye'ti | getiremez |
bi hayrin | bir hayır |
hel yestevî | eşit (musavi) midir? |
huve | o |
ve men | ve kimse, kişi |
ye'muru | emreder |
bil adli (bi el adli) | adalet ile |
ve huve | ve o |
alâ sırâtın | bir yol üzerinde |
mustakîmin | istikamet üzere (Allah'a yönlendirilmiş) olan |
Allah, iki adamı örnek verdi. İkisinden birisi dilsiz, bir şeye muktedir değil (gücü yetmez). Ve o, Mevlâsı'na (Efendisi'ne) yüktür. Onu nereye yönlendirse (gönderse), bir hayır (fayda) getiremez (sağlayamaz). O, adaletle emreden (irşad makamının sahibi olan) ve Sıratı Mustakîm üzerinde olan kimse ile eşit (müsavi) olabilir mi?
NAHL SURESİ 76. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Allah bir de şu temsili getiriyor:İki kişi var. Birisi dilsiz, hiçbir şey beceremez, efendisine sadece bir yük! Ne tarafa gönderse hiçbir işe yaramaz!Şimdi hiç bu zavallı ile, hakkı hakikati bilen, adaleti dile getirip gerçekleştiren, dosdoğru yol üzere ilerleyen bir insan eşit tutulabilir mi?
Suat Yıldırım