NAHL SURESİ 80. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 128 âyettir. Sûre, adını 68. âyette geçen “en-Nahl” kelimesinden almıştır. “en-Nahl” bal arısı demektir.
وَاللّهُ جَعَلَ لَكُم مِّن بُيُوتِكُمْ سَكَنًا وَجَعَلَ لَكُم مِّن جُلُودِ الأَنْعَامِ بُيُوتًا تَسْتَخِفُّونَهَا يَوْمَ ظَعْنِكُمْ وَيَوْمَ إِقَامَتِكُمْ وَمِنْ أَصْوَافِهَا وَأَوْبَارِهَا وَأَشْعَارِهَا أَثَاثًا وَمَتَاعًا إِلَى حِينٍ ﴿٨٠﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
vallâhu (ve allâhu) | ve Allah |
ceale | kıldı, yaptı |
lekum | size, sizin için |
min buyûti-kum | sizin evlerinizden |
sekenen | (mesken) huzur, sekînet, dinlenme yeri |
ve ceale | ve kıldı |
lekum | size, sizin için |
min culûdi | derisinden, ciltlerinden |
el en'âmi | hayvanlar |
buyûten | evler |
testehıffûne-hâ | onu hafifçe taşırsınız |
yevme | gün |
za'ni-kum | sizin yolculuğunuz |
ve yevme | ve gün |
ikâmeti-kum | sizin yerleşmeniz, ikâmet etmeniz, konaklamanız |
ve min asvâfi-hâ (sûfu) | ve onun yünlerinden (koyun yünü) |
ve evbâri-hâ (vebare) | ve onun tüyleri (deve tüyü) |
ve eş'âri-hâ (şearu) | ve onun kılları (kıl) |
esâsen | çeşitli mal, ev eşyası (giyecek, kullanılacak şeyler) |
ve metâan | ve meta, geçim vasıtası |
ilâ hînin | bir vakte kadar |
Ve Allah, sizin için evlerinizden sekînet (huzur) yeri kıldı. Ve sizin için hayvanların derilerinden, yolculuk (göç) ettiğiniz gün(ler)de ve ikâmet ettiğiniz (konakladığınız) gün(ler)de hafif olan (taşınabilen) evler (çadırlar) ve onların yünlerinden, tüylerinden ve kıllarından çeşitli mal ve bir zamana kadar geçim vasıtası kıldı (yaptı).
NAHL SURESİ 80. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Allah evlerinizi sizin için bir huzur ocağı yaptı. Davarların derilerinden de, gerek göçtüğünüz, gerek konakladığınız günlerde sizin için taşınması kolay evler (çadırlar, portatif evler) nasib etti. O davarların yünlerinden, tüylerinden veya kıllarından bir süreye kadar faydalanacağınız giyilecek, döşenecek ve kullanılacak eşyalar yapma imkânı verdi.
Suat Yıldırım