NEML SURESİ 14. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Mekke döneminde inmiştir. 93 âyettir. Sûre, adını 18. âyette yer alan “en-Neml” kelimesinden almaktadır. Neml, karınca demektir.
وَجَحَدُوا بِهَا وَاسْتَيْقَنَتْهَا أَنفُسُهُمْ ظُلْمًا وَعُلُوًّا فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِدِينَ ﴿١٤﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve cehadû
bihâ
vesteykanet-hâ
enfusu-hum
zulmen
ve uluvven
fenzur (fe unzur)
keyfe
kâne
âkıbetu
el mufsidîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve cehadû | ve bile bile, bilerek inkâr ettiler |
bihâ | onu |
vesteykanet-hâ | ve onu yakîn olarak bildiler (inandılar) |
enfusu-hum | kendileri, nefsleri |
zulmen | zulmederek |
ve uluvven | ve büyüklenerek |
fenzur (fe unzur) | o zaman, öyleyse bak |
keyfe | nasıl |
kâne | oldu |
âkıbetu | akıbetler, sonlar |
el mufsidîne | müfsitler, fesat çıkaranlar |
Ve onu, yakîn (kesin) olarak bildikleri (inandıkları) halde, nefslerine zulmederek ve büyüklenerek bile bile inkâr ettiler. Öyleyse müfsitlerin (fesatçıların) akıbetlerinin nasıl olduğuna bak!
NEML SURESİ 14. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Firavun ve çevresinin, vicdanları da Musa'nın getirdiğinin doğruluğuna, tam bir kanaat getirdikleri halde, haksızlığı kendilerine yol edinmiş olmaları ve kendilerini büyüklük duygusuna kaptırmış olmalarından dolayı, mesajlarımızı inkâr ettiler. Bak işte, bu bozguncuların sonu nasıl oldu!
Abdullah Parlıyan