NİSÂ SURESİ 100. Ayeti Ahmet Tekin Meali
Medine döneminde inmiştir. 176 âyettir. Sûre, özellikle kadın haklarından, onların hukûkî ve sosyal konumlarından bahsettiği için bu adı almıştır. “Nisâ” kadınlar demektir.
وَمَن يُهَاجِرْ فِي سَبِيلِ اللّهِ يَجِدْ فِي الأَرْضِ مُرَاغَمًا كَثِيرًا وَسَعَةً وَمَن يَخْرُجْ مِن بَيْتِهِ مُهَاجِرًا إِلَى اللّهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ يُدْرِكْهُ الْمَوْتُ فَقَدْ وَقَعَ أَجْرُهُ عَلى اللّهِ وَكَانَ اللّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا ﴿١٠٠﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve men | ve kim |
yuhâcir | hicret eder, göç eder |
fî | ...'da |
sebîli allâhi | Allah'ın yolu |
yecid | bulur |
fî el ardı | yeryüzünde |
murâgamen | hicret yerleri, göç edilecek yerler |
kesîran | bir çok |
seaten | geniş |
ve men | ve kim |
yahruc | çıkar |
min beyti-hî | kendi evinden, evinden |
muhâciran | muhacir , hicret eden, göç eden |
ilâ | ...'a |
allâhi | Allah |
ve resûli-hî | ve O'nun Resûl'ü, elçisi |
summe | sonra |
yudrik-hu | ona, kendisine yetişir, erişir |
el mevtu | ölüm |
fe | artık |
kad vakaa | olmuştur |
ecru-hu | onun ecri, karşılığı, mükâfatı |
alâ | ...'a |
allâhi | Allah |
ve kâne | ve oldu, idi, ...dır |
allâhu | Allah |
gafûran | gafur olan, mağfiret eden |
rahîmen | rahim olan, Rahim esması ile tecelli den |
Ve kim, Allah yolunda hicret (göç) ederse, yeryüzünde göç edilecek birçok geniş yer bulur. Ve kim, Allah ve O'nun elçisine hicret etmek için evinden çıkar, sonra da kendisine ölüm yetişirse, artık onun ecri (mükâfatı) Allah'a ait olmuştur. Ve Allah, Gafur’dur, Rahîm'dir.
NİSÂ SURESİ 100. Ayeti Ahmet Tekin Meali
Allah yolunda baskı, zulüm ve işkencenin hâkim olduğu memleketlerinden, özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret eden kimse, yeryüzünde, İslâm’a, müslümanlara hayat hakkı tanımayanları dize getirecek birçok kaleler, stratejik bölgeler, imkânlar, bolluk, güç ve özgürlükler bulur. Kim, Allah ve Rasulü uğrunda baskı, zulüm ve işkencenin hâkim olduğu memleketlerinden, özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret ederek evinden çıkar da, sonra kendisine ölüm gelir çatarsa, artık onu mükâfatlandırmak Allah’a vacip olur. Allah samimi kullarını koruma kalkanına alır, çok bağışlayıcı, engin merhamet sahibidir.
Ahmet Tekin